AİLENİN KORUNMASI VE KADINA KARŞI ŞİDDETİN ÖNLENMESİNE DAİR KANUN KAPSAMINDA ŞİDDETİN TANIMI

siddetŞiddet kavramı, insanlık tarihi boyunca değişen ve genişletilen birçok kavram gibi alt metni değiştirilmiş olmakla birlikte kapsamı da zamanla genişletilmiş bir kavramdır. İnsanlık neyin bir insan için şiddet etkisi yapacağını öğrendikçe şiddet kavramının alt başlıklarının sayısı artmıştır. Aile içi şiddet de tüm dünyada uzun yıllardır tartışılan ve bir çözüm bekleyen, oldukça ciddi etkileri olan toplumsal bir sorundur. Bunun getirisi olarak bu konu hakkında uluslararası sözleşmeler oluşturulmasının yanında birçok ülke kendi iç hukukunda da düzenlemeler yapmıştır.

Ev içi şiddet, hem kadına hem çocuğa karşı uygulanan ve toplumun temeli olan ailenin psikolojik ve fiziksel sağlığını tehdit eden bir sorundur. Bu sorunu görmezden gelmek toplumun temelinden hastalanmaya başlamasını yok saymak demektir. Aile içi şiddeti engellemek için çalışan yasa koyucu, özellikle bu konuda farkındalık oluşturmaya çalışan birçok kadın derneği ve özel kuruluşun da baskıları sonucu aile içi şiddeti önleyecek yasal düzenlemeler yapmıştır.

Anayasamızın 41. maddesinde ailenin toplumun temeli olduğu belirtilmiş ve aileyi oluşturan bireylerin, kadının, çocuğun korunması, maddi ve manevi varlıklarını geliştirmesi, kişisel güvenlikleri konusunda gerekli tedbirlerin alınması için Devlete yükümlülük getirilmiştir. Türkiye’de aile içi şiddetle mücadele konusunda genel hükümlerin bulunmasının yanında özel kanunlar da vardır.

Bunların ilki 14/1/1998 tarihli, 4320 sayılı mülga “Ailenin Korunmasına Dair Kanun”dur. İkincisi ise 8/3/2012 tarihli, 6284 sayılı “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun”dur. 6284 sayılı Kanun’la beraber mülga Kanun’un eksik kaldığı birçok alanda tamamlayıcı hükümler ve yenilikler getirilmiştir. Biz bu yazımızda 6284 sayılı Kanun çerçevesinde neyin şiddet olarak tanımlandığı hakkında açıklamalarda bulunacağız.

Her şeyden önce bu Kanun’un amacı 1. maddesinde açıklanmıştır. Maddede Bu Kanunun amacı; şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.” denmektedir. Bu Kanun’la beraber yasanın amacı ve kapsamı mülga Kanun’a göre daha net bir şekilde belirlenmiştir.

Kanun’un 2. maddesi “Ev içi şiddet: Şiddet mağduru ve şiddet uygulayanla aynı haneyi paylaşmasa da aile veya hanede ya da aile mensubu sayılan diğer kişiler arasında meydana gelen her türlü fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik şiddeti ifade eder.” demektedir. Şiddet denilince akla ilk gelen fiziksel şiddettir. Oysa şiddetin de daha önce açıkladığımız üzere alt başlıkları ve çeşitleri oldukça fazladır. Bir kadın ya da çocuk için söz konusu şiddet türlerini tanımlayabilmek oldukça önemlidir. Diğer şiddet türlerinin isimlerini dahi bilmeyen kadın sayısı çok fazladır. Türkiye de dahil olmak üzere dünyanın birçok yerinde cinsel, psikolojik ya da ekonomik şiddete uğradığının farkında olmayan kadınlar kendilerini savunamamaktadır.

Özellikle kadına yönelik olan şiddet başlığı altında 2. maddenin ç bendinde tanım yapılmıştır. Maddede “ç) Kadına yönelik şiddet: Kadınlara, yalnızca kadın oldukları için uygulanan veya kadınları etkileyen cinsiyete dayalı bir ayrımcılık ile kadının insan hakları ihlaline yol açan ve bu Kanunda şiddet olarak tanımlanan her türlü tutum ve davranışı ifade etmektedir.” denmektedir. Bu tanımlamada kadının yalnızca kadın olduğu için farklı muamele görmesinin, onun varlığına yönelik cinsiyeti dolayısıyla dayatılan bir tehtit olduğu ortaya konmuştur.

Kanun’un devam eden hükümleri başlı başına şiddet kavramını tanımlamıştır. Buna göre maddede, “d) Şiddet: Kişinin, fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik açıdan zarar görmesiyle veya acı çekmesiyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel hareketleri, buna yönelik tehdit ve baskıyı ya da özgürlüğün keyfî engellenmesini de içeren, toplumsal, kamusal veya özel alanda meydana gelen fiziksel, cinsel, psikolojik, sözlü veya ekonomik her türlü tutum ve davranışı ifade etmektedir.” denmektedir. Burada yine şiddetin fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik türleri ve acı çekmek kıstası vurgulanmıştır. Üstelik madde kişi acı çekmese dahi, acı çekmesiyle sonuçlanabilecek durumlarda da kişinin şiddete uğradığını varsaymakta ve kabul etmektedir.

                                                                                                                             Hukuk Desteği

iletisim: [email protected]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir