HAYATIN OLAĞAN AKIŞINA UYGUNLUĞUN İSPAT SÜRECİNE ETKİSİ

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesiyle de öngörüldüğü üzere, kural olarak taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. Ancak hayatın olağan akışına uygunluk kriteri ile normal yaşam tecrübelerine göre doğal ve olağan sayılan bir olgunun varlığını ispat yükü söz konusu “hayatın olağan akışına uygun” iddiasını ileri süren tarafa değil, bu iddianın aksini, […]

Devamını Oku

MİRAS DAVALARINDA KORUMA TEDBİRLERİ

Terekeyle ilgili koruma önlemlerinin alınması, mirasın geçmesinin sonuçlarından biridir ve bu durum Türk Medeni Kanunu (“TMK”) m.589’da “Mirasbırakanın yerleşim yeri sulh hâkimi, istem üzerine veya re’sen tereke mallarının korunması ve hak sahiplerine geçmesini sağlamak üzere gerekli olan bütün önlemleri alır. Bu önlemler, özellikle kanunda belirtilen hâllerde terekede bulunan mal ve hakların yazımına, terekenin mühürlenmesine, terekenin […]

Devamını Oku

SÖZLÜ VASİYETNAME

Daha önceki yazılarımızda resmi vasiyetnamenin (Lütfen bkz…) ve el yazılı vasiyetnamenin (Lütfen bkz…) nasıl düzenlenmesi gerektiği üzerinde durmuştuk. Bu yazımızda ise sözlü vasiyetnamenin düzenlenmesinden söz edeceğiz. Türk Medeni Kanunu (“TMK”) madde 539 ile madde 541 arasında düzenlenen sözlü vasiyetname, resmi ya da el yazılı vasiyetname düzenlenme imkanının bulunmadığı hallerde düzenlenebilecektir. Kanun koyucu TMK madde 539’da […]

Devamını Oku

İSPAT YÜKÜ VE HAYATIN OLAĞAN AKIŞINA AYKIRILIK KRİTERİ – III

Av. Sevcen CAN & Av. Yasemin ÇORAK Bir önceki yazımızda hayatın olağan akışına aykırılık kriterinin ispat yüküne etkisini açıklamıştık (Lütfen bkz…) Bu yazımızda konuya ilişkin Yargıtay kararlarından örnekler paylaşacağız. Yargıtay’ın ispat yükünün belirlenmesinde hayatın olağan akışı kriterini uygulamasına aşağıdaki örnekler gösterilebilir: Yargıtay inanç ilişkisi ve kötüniyet iddiasına dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkin bir […]

Devamını Oku

YETKİ İTİRAZININ KÖTÜNİYETLİ OLARAK İLERİ SÜRÜLMESİ

Bir önceki yazımızda (Lütfen Bkz.) yetki itirazının nasıl ileri sürülebileceği hususundan bahsetmiştik. Bugünkü konumuzu ise yetkisizlik itirazının kötüniyetli olarak yapılması halinde ne olacağı bahsi oluşturmaktadır. Bu noktada özellikle usul ekonomisi ilkesi büyük önem taşımaktadır. Türk hukuk öğretisinde dava ekonomisi olarak da anılan usul ekonomisi ilkesi, genel olarak boş yere dava açılmasını, yargılama sırasında gereksiz işlemlerin yapılmasını ve […]

Devamını Oku

KİŞİLİĞİN İHLALİ VE HUKUKİ SONUÇLARI – I

Kişi, hak sahibi olabilen ve borç altına girebilen varlık olarak tanımlanabilir. Türk Medeni Kanunu’nda (“TMK”) kişilik kavramı tanımlanmamış olup öğretide çeşitli görüşler mevcuttur. Bazı müelliflerce kişilik, kişi kavramını da içerisinde barındıran daha geniş bir kavram olarak tanımlanırken; diğerleri, insanın insan olmaktan kaynaklı ve onu diğerlerinden ayıran, hukuken korunan değerler bütünü olarak tanımlamaktadır. Kişilik kavramı korunan […]

Devamını Oku

DERNEĞİN SONA ERMESİ

Derneğin sona ermesi, çeşitli sebep ve yollarla gerçekleşebilmektedir. Bu yollar: (i)derneğin kendiliğinden sona ermesi, (ii) derneğin mahkeme kararıyla feshedilmesi, (iii)derneğin kendini feshetmesi şeklinde sıralanabilir. Türk Medeni Kanunu (“TMK”) m.87, “Dernekler, aşağıdaki hâllerde kendiliğinden sona erer: 1. Amacın gerçekleşmesi, gerçekleşmesinin olanaksız hâle gelmesi veya sürenin sona ermesi, 2. İlk genel kurul toplantısının kanunda öngörülen sürede yapılmamış […]

Devamını Oku