Kapalı ve açık fatura ayrımı, kanuni bir ayrım olmayıp ticari örf ve teamüllerle belirlenmiştir. Söz konusu teamül şu şekildedir: “Ticaret Odasının tespit ettiği teamüle göre; faturanın altına pul yapıştırılarak imza edilmesi halinde kapalı fatura, pulun faturanın üst kısmına yapıştırılarak imza edilmesi halinde açık fatura söz konusu olmaktadır.” [1]
Kapalı fatura satışın peşin yapıldığı anlamına gelmektedir. Açık fatura ise satışın veresiye yapıldığı anlamını taşır. Nitekim Yargıtay uygulamasında da açık faturanın satışın veresiye yapıldığına karine oluşturduğu kabul edilmiştir. Ancak ticari örf ve adetler, yalnızca her iki tarafın da bildiği varsayılabilecek durumlarda geçerli olacağından her iki tarafın da tacir veya esnaf olmadığı durumlarda (veya işi yahut da bulunduğu konum gereği teamülleri bilmesi kendisinden gerekmeyen kişiler bakımından) söz konusu karine geçerli olmayacaktır. Bu durumda, tacir olmayanların bu kuralı bildiğini iddia eden taraf ispat yükünü üstlenir.
Uygulamada, faturanın hem üstünün hem de altının imzalandığı hallere de sıkça rastlanmaktadır. Genel olarak bu husus, açık olarak düzenlenen faturanın başka bir deyişle veresiye olarak düzenlenmiş faturanın daha sonra ödenerek kapatıldığı anlamına gelmektedir. Yargıtay ise; durumun gereklilikleri ve tarafların niteliğine göre Ticaret Odası’ndan görüş alınması yönünde kararlar vermektedir.
Hukuk Desteği
[1] ÜNAL, Oğuz Kürşat, Türk Ticaret Kanunu’nda ve Vergi Usul Kanunu’nda Fatura ve İspat Kuvveti,Bilge Yayınları 4.Bası Ağustos 2006, syf.27