HAKSIZ İHTİYATİ TEDBİRDEN DOĞAN TAZMİNAT

İhtiyati tedbir sonrası devam eden yargılama neticesinde tedbirin haksız olarak uygulandığı anlaşılırsa veya itiraz sonucu tedbir ortadan kalkarsa, karşı taraf veya ilgili üçüncü kişilerin ihtiyati tedbir nedeni ile bir zarara uğramaları ihtimalinde bu zararlarını ayrıca bir tazminat davası ikame ederek talep edebilmelerine olanak vardır. Bu dava esas hakkında yargılamanın görüldüğü mahkemede açılır.

Tazminat davası açma hakkı, esas hakkındaki hükmün kesinleşmesinden veya itirazla birlikte tedbirin kaldırılmasından itibaren bir yıl içerisinde kullanılmalıdır.

Temelde bu davanın açılabilmesi için ihtiyatı tedbir kararının icra edilmiş olması gerekmektedir. Sadece kararın alınmış olması yeterli değildir.

İkinci şart ihtiyati tedbirin haksız olduğunun tespit edilmesi gerektiğidir. Bu tespit de ihtiyati tedbir kararına itirazla veya esas hakkında yargılamanın yürütüldüğü mahkemenin kararıyla ortaya çıkar. Yargılamada ihtiyati tedbiri koyduran taraf davayı kaybetmiş ise tedbirin haksız yere konduğu kendiliğinden ortaya çıkacaktır. Burada sadece ihtiyati tedbirin haksız olduğunun tespiti yeterlidir. Tedbir talep edenin kusurlu hareketi veya kötüniyetli davranması aranmaz. Haksız tedbirden doğan zarar sorumluluğu kusursuz sorumluluktur.

“Dava, haksız ihtiyati tedbir nedeniyle uğranılan zararın tahsiline ilişkin olup, tedbirin haksız olduğu, davalı banka tarafından teminat mektubunun iptali hususunda açılan davanın reddi ile sabit olmuştur.” (Yargıtay 11. H.D.’nin 04.02.1991 tarihli, 1990/8459 E.–1991/519 K. sayılı kararı)

“İhtiyati tedbir dolayısıyla uğranılan zarardan sorumlu olmak için yalnız tedbirin haksız olduğunun anlaşılması yeterli olup, ayrıca ihtiyati tedbir kararı alanın herhangi bir kusurunun araştırılması gerekmez.” (Yargıtay 4. H.D.’nin 27.02.1975 tarihli, 1973/13954 E.–1975/2496 K. sayılı kararı)

Üçüncü şart ise haksız ihtiyati tedbirden dolayı karşı taraf veya üçüncü kişiler zarara uğramış olmalıdır. Bu zarar haksız ihtiyati tedbirin icrası ile tedbirin kalktığı tarihler arasında meydana gelmelidir.

Söz konusu davanın açılabilmesi için aranan son şart da zararın, tedbirden dolayı uğranılmış bir zarar olması gerektiğidir.

Haksız ihtiyati tedbir koyduran kişi bundan doğan maddi zararlardan sorumludur. Manevi tazminat isteminde bulunabilmek için öncelikle maddi bir zararın varlığı gerekir. Daha sonra manevi tazminatın dayanağı Borçlar Kanunu m.49’da bahsedilen “kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren…” şartı da yerine gelmelidir. Bir başka deyişle maddi tazminat için tedbir koyduranın kusuru aranmazken manevi tazminat istemi için aranmaktadır. Tedbir talep kusurlu veya kötüniyetli değil ise maddi bir zarara uğranılmış olsa dahi manevi tazminat talep edilemeyecektir.

                                                                                                                    Hukuk Desteği

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir