4857 Sayılı İş Kanunu’nun 25.maddesinin II. fıkrasının (ı) bendinde “İşçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi,işyerinin malı olan veya malı olmayıp da eli altında bulunan makineleri,tesisatı veya başka eşya ve maddeleri otuz günlük ücretinin tutarıyla ödemeyecek derecede hasar ve kayba uğratması” halinde işverenin, işçinin iş akdini tek taraflı olarak ve derhal fesih edebileceği belirtilmiştir. Yasanın bu hükmünün uygulanabilmesi için aşağıdaki unsurların bir arada gerçekleşmiş olması gerekir.
- İşçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden zarar meydana gelmiş olmalı,
- Zarar verdiği madde, malzeme veya makine işyerine olmalı veya işyerinin tasarrufu altında bulunmalı,
- Otuz günlük ücreti tutarıyla ödemeyecek derecede hasara veya kayba uğramış olmalıdır.
Bunun yanı sıra yine 4857 Sayılı İş Kanununun 38. maddesinde belirtildiği üzere: “İşveren toplu sözleşme veya iş sözleşmelerinde gösterilmiş olan sebepler dışında işçiye ücret kesme cezası veremez.”
Haklı bir nedenle sözleşmeyi feshetmek isteyen işveren, bu yöndeki iradesini açıklamak zorundadır. İşveren bu beyanında artık işçiye ücret ödemeyeceğini ve onu işten çıkardığını açık bir biçimde bildirmek zorundadır.
İşçinin verdiği zarardan dolayı fesih hakkını kullanmak isteyen işveren bu hakkını ancak; fesih iradesini dayandığı olayı öğrendiği günden itibaren hesaplanacak altı iş günü içinde ve her halde olayın gerçekleştiği günden itibaren bir yıl geçmeden kullanmalıdır. Aksi takdirde işveren haklı sebeple fesih hakkını, zarara uğraması nedenine dayanarak yasal süresi dolmuş olacağından kullanamaz.
Konuyla ilgili Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 02.06.2008 tarihindeki 2007/39369 E., 2008/13350 Karar Sayılı kararından bir kısmı alıntılamak isteriz: “…4857 sayılı İş Kanununun 25 II- (ı) bendinde, işverenin malı olan veya eli altında bulunan makine, tesisat, başka eşya ya da maddelere 30 günlük ücreti tutarını aşacak şekilde zarar vermesi halinde işverenin haklı fesih imkânının bulunduğu hususu düzenlenmiştir. İşçinin kusursuz olduğunun ortaya çıkması halinde işverenin haklı ve geçerli fesih imkânı olmadığı gibi, işçinin kusuru belli bir yüzde ya da belli bir oran olarak saptanmışsa; zararın miktarı da bu kusur nispetinde azaltıldıktan sonra otuz günlük ücreti aşıp aşmadığına bakılmalıdır. 30 günlük ücreti tutarında bir zarar yoksa iş sözleşmesinin feshi haklı neden olarak kabul edilmemelidir. Ancak 30 günlük ücretten az zarar nedeni ile işyerinde olumsuzluklara meydana gelmiş ve iş ilişkisinin sürdürülmesi işveren açısından önemli ölçüde beklenmez bir hal almış ise feshin geçerli nedene dayandığının kabulü gerekir. Verilen hasar veya zararın sigorta şirketince veya 3. bir kişi tarafından karşılanması, işçinin kusurlu davranışını ortadan kaldırmaz. Kaldı ki sigortaca karşılanan hasardan dolayı, hasar uğrayan malın değerinde kayıp yaşandığı gibi, sigorta primleri de etkilendiğinden, işverenin bu yönde zarar gördüğünden söz edilecektir.
Somut olayda davacının işverenin kendisine işte kullanmak üzere verdiği araçla %100 kusurlu olarak diğer bir araca çarpmasından dolayı, araçta hasar meydana geldiği, aracın 4 gün onarımda kaldığı, hasar gören araçta meydana gelen hasarın sigorta şirketince karşılandığı anlaşılmaktadır. Esasen bu olgular mahkemenin de kabulündedir. Araç hasarının sigorta şirketince karşılanması, davacının kusurlu davranışını ortadan kaldırmaz. Hasar sonucu araçta değer kaybı yaşanacaktır. Bu hasar nedeni ile işveren aracın bir sonraki sigorta kaydı yapılmasında, hasarsızlık indiriminden yararlanamayacaktır. Ayrıca aracın 4 gün onarımda kalması nedeni ile işveren bu süre zarfında davacının iş görme edimi yanında, araçtan yararlanamamıştır. Davacının bu davranışının işyerinde olumsuzluklara yol açtığı sabittir. İş sözleşmesinin feshi, davacının davranışlarından kaynaklanan geçerli nedene dayanmaktadır. Davanın reddi yerine yazılı şekilde kabulü hatalıdır…”
Hukuk Desteği