Hukuk mahkemesi ile ceza mahkemesinin yargılama sistemleri birbirinden farklıdır. Zira, iki mahkemenin sorumlulukta esas aldıkları dayanaklarla birlikte, delil takdiri noktasında da bazı farklılıkları bulunmakta, bu sebeple birbirinden bağımsız yargılama gerçekleşmektedir. Ancak bu bağımsızlık mutlak bir anlam taşımamaktadır. Zira hukuk hakimi ceza davasında tespit edilen maddi olaylarla bağlıdır.
Hukuk hakiminin ceza davasındaki kusur oranlarıyla bağlı olmadığı hususu Türk Borçlar Kanunu madde 74’teki: “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.” hükümle belirtilmiştir. Bu sebeple hukuk hakimi ceza davasındaki kusur oranlarıyla bağlı değildir.
Uygulamada yerel mahkemeler tarafından ceza davasındaki kusur oranlarıyla yetinilmekte, tekrar araştırma yapılmadan hüküm kurulmakta olduğundan Yargıtay tarafından bu tür kararlar bozulmaktadır. Aşağıda buna ilişkin bazı Yargıtay kararını paylaşmak isteriz.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 07.06.1999- 3912/5360: “... Ceza mahkemesinde davalı belediye sürücüsünün kusur oranı 6/8 olarak tespit edilmiş, sanığın itirazı üzerine Adli Tıp Kurumu raporunda adı geçenin kusurunun 8/8 olduğu belirlenmiş ve ceza kararında sanık tam kusurlu olarak cezalandırılmıştır. Kusur hukuki bir kavramdır ve ceza mahkemesindeki kusur oranı kural olarak hukuk hakimini bağlamaz. Bu davada davalı, tanık bildirip yeniden kusurun belirlenmesini istemiştir. Ceza davasında tanıklar dinlenilmediğine göre tüm kanıtların toplanarak oluşacak durum çerçevesinde yeniden kusur oranının belirlenmesi gerekir. Mahkemece bu hususta bir karar verilmeksizin itiraza ve tanık bildirimine rağmen ceza davasındaki kusur benimsenerek hüküm kurulmuş, ne var ki bunun inandırıcı bir nedeni de açıklanamamıştır. Bu nedenle hükmün bozulmasuna …”
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2004/13237 E.N , 2005/530 K.N.: “… Diğer taraftan saptanacak her kusurlu hareketin hukuki yönden suç teşkil ettiği de söylenemez. Ceza Hukuku yönünden suç teşkil etmeyen “kusur” hafinin genel anlamda Medeni Hukuk yönünden sorumluluğu gerektirebileceği de açıktır. Bu nedenle; hukuk hakiminin “…kusur mevcut oiup olmadığına…” karar verebilmesi için ceza hükmü ile bağlı olmayacağı ilkesinin sebebi ortadadır. Bu ilkenin tabii sonucu olarak da kusur derecesinin takdiri ve bundan doğacak “…zarar miktarının tayini…” hususlarında da hukuk hakiminin ceza mahkemesi karan ile bağlı olmayacağı ilkesinin nedeni yasada kabul edildiği şekilde açıktır…”
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2007/17891 E., 2007/20495 K. “…Somut olayda tazminat davasına bakan bu mahkeme, Ceza Mahkemesinde alınan 12.02.2004 tarihli kusur raporundaki kusur dağılımı ve Ceza Mahkemesince verilen davalı işveren Necla’nın beraat kararı ile bağlı olmayıp…”
Hukuk Desteği