Dolandırıcılık suçunun (Bkz. İlgili yazımız…) oluşabilmesi için fail; bir kimseyi kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla mağduru hataya düşürmeli ve ayrıca bu aldatma sonucu haksız bir yarar sağlamalıdır. Fail tarafından yapılan hileli davranış, belli oranda ağır, mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte olmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olay bazında değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Dolandırıcılık çok farklı şekillerde gerçekleşebilse de yazımızın tartışma konusunu, evlilik hayatı yaşamak isteseler ve yaşıyor olsalar da sırf kadının vefat eden babasının maaşından yararlanması için eşlerin boşanmalarının suç teşkil edip etmeyeceği sorusu oluşturur. Bu şekilde kamu dolandırılmış olacak mıdır?
Yargıtay 15. Ceza Dairesi birçok kararınında, babasından ölüm aylığı almak için eşinden muvazaalı şekilde boşanan ve hakkında dolandırıcılıktan cezaya hükmolunan eşlerin cezasını “bir arada yaşamanın suç olduğuna dair kanuni bir düzenleme bulunmadığı” sebebiyle bozmuş ve kişilerin birlikte yaşamaya özgür iradeleri ile karar verebileceklerini belirtmiştir. 15. Ceza Dairesi’nin bu kararlarından sonra ilk derece mahkemelerinde hakkında ceza davası açılmış eşler beraat etmiş olsa da, Sosyal Güvenlik Kurumu bu kararları temyiz etmeye devam etmiş ve etmektedir.
Ceza Hukukunda hal böyle iken, 1 Ekim 2008 tarihinde yürürlüğe giren, “…Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96 ncı madde hükümlerine göre geri alınır. ” hükmünü içeren Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 56. maddesi gereğince kişiler hakkında madde uyarınca hukuki işlemler yapılmaktadır. Ancak söz konusu madde 1 Ekim 2008 günü yürürlüğe girdiğinden, fiili birliktelik daha önce başlamış olsa dahi maddenin yürürlük günü öncesi için kişilerin maddi sorumluluğuna gidilmemeldir.
Sonuç olarak; Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun içtihadı birleştirme kararının varlığı karşısında bu durumda olan eşlerin dolandırıcılık suçu işlemedikleri yönünde Cumhuriyet Savcılıklarına yapılan suç duyurularında haklarında takipsizlik kararı verilmesi gerekmektedir. Ancak; boşanan çiftler nikâhsız birlikte yaşamaya devam ediyorsa kadının yetim aylığı kesilecek, ödenen maaşları geri alınacak, ceza davasındaki beraat kararı hukuk davasını bağlamayacaktır.
İlgili Yargıtay kararlarını aşağıda paylaşmak isteriz:
Yargıtay 15. Ceza Dairesi Esas No:2012/10570 Karar No:2014/471: “Ölüm aylığı alabilmek için boşandığı iddia edilen kişinin salt boşandığı eşiyle birlikte yaşaması maaş almak için boşandığının ve dolandırıcılık yönünden hileli davranışın kanıtı sayılamaz.”
Yargıtay 15. Ceza Dairesi Esas No:2014/3723 Karar No:2014/6950: “Sanık, mahkeme tarafından mutlak butlanla malul bir karar olduğuna hükmedilmeyen bu nedenle hukuken geçerli olan bir kararla boşandıktan sonra, eşlerin bir arada yaşamasını engelleyen birlikte yaşamanın suç olduğuna dair kanuni bir düzenlemenin bulunmaması karşısında; eşlerin bir arada yaşamasının, boşanmanın maaş almak amacıyla yapıldığının ve hileli davranışın kanıtı olamayacağı, nitekim 5510 sayılı Kanun’un da; bu durumu tespit edilen kimselerin gelir ve aylığının kesileceği ve ödenmiş tutarların geri alınacağının belirtildiği, bu hususta cezai düzenlemenin bulunmadığı, sanıkların eyleminin hukuki ihtilaf mahiyetinde olduğu gözetilerek, dolandırıcılık suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle, beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, mahkumiyete verilmesi, usul ve yasaya aykırıdır.”
Yargıtay 15. Ceza Dairesi Esas No:2014/761 Karar No:2014/3648: “Hukuken geçerli olan bir kararla boşandıktan sonra, eşlerin bir arada yaşamasını engelleyen birlikte yaşamanın suç olduğuna dair kanuni bir düzenlemenin bulunmaması karşısında, eşlerin bir arada yaşamasının boşanmanın maaş almak amacıyla yapıldığının ve hileli davranışın kanıtı olamayacağı, sanıkların eyleminin hukuki ihtilaf mahiyetinde olduğu gözetilerek, dolandırıcılık suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, sanığın beraati yerine, mahkumiyetine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırıdır.”
Hukuk Desteği