Temsil, bir hukuki muameleyi bir şahsın başka şahıs nam ve hesabına yapması ve muamelenin hukuki sonuçlarının bu şahıs üzerinde sağlanmasıdır.1 Temsilin; dolaylı (vasıtalı) temsil-doğrudan doğruya (vasıtasız) temsil, yetkili temsil-yetkisiz temsil gibi türleri bulunmaktadır. Biz, bu yazımızda temsil türlerinden birisi olan dolaylı temsil konusunu inceleyeceğiz.
Bir hukuki muameleyi bir başkası yerine onun için yapan kimseye “temsilci”, aralarındaki hukuki ilişkiye “temsil ilişkisi” ve yapılan hukuki muameleye de “temsil yolu ile yapılan hukuki muamele” denilmektedir. Dolayısıyla, temsil ilişkisinde; temsilci, temsil olunan ve temsilci ile hukuki muamele yapan üçüncü şahıs olmak üzere toplamda üç kişi bulunmaktadır.
Temsil konusu Türk Borçlar Kanunu’nun 40 ile 48. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak dolaylı temsil burada düzenlenmiş olunan temsilin tamamen dışında bir durumdur. Dolaylı temsilde kendisine yetki verilmiş olan temsilci, hukuki işlemi yaparken başkası adına işlem yaptığını karşısındaki üçüncü kişiye söylememektedir. Bu sebeple, temsilci ile hukuki işlem yapan üçüncü kişi, karşısındaki kimsenin bir başkasının temsilcisi olduğunu bilmemekte, onun bu işlemi bizzat kendisi için yaptığını düşünmektedir.
Dolaylı temsilde, yetkili temsilci hukuki işlemi başkası hesabına, fakat kendi adına yaptığı için bu işlemden doğan bütün hak ve borçlar doğrudan doğruya temsilciye ait olmaktadır. Temsilci, bu hak ve borçları sonradan alacağın temliki ve borcun nakli işlemleriyle temsil olunana geçirmektedir. Komisyoncunun kendi namına müşterisi hesabına yaptığı hukuki muamelelerde başvurduğu yol budur. Örneğin, Ankara’da yaşayan Ömer isimli bir kişinin, İstanbul’da oturacağı bir evin kiralanması için Gökhan isimli bir arkadaşına temsil yetkisi vermiş olduğunu düşünelim. Gökhan, bu temsil yetkisine dayanarak bir kira sözleşmesi yapar, fakat bunu kendisi için değil, Ankara’daki arkadaşı Ömer’in adına yaptığını ev sahibine söylemezse, kira sözleşmesinden doğan hak ve borçlar, ilk aşamada Gökhan üzerinde doğar. Gökhan’ın sonradan söz konusu hak ve borcu Ömer’e devretmesi durumunda kira sözleşmesinin hükümleri ancak temsil olunan kişi olan Ömer’e ait olur.
1Oğuzman M. Kemal, ÖZ M. Turgut: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul 2005: s. 163
Hukuk Desteği