Evlilik birliğinin korunması Türk Hukuku için oldukça önemli bir konudur. Bunun nedenlerinden biri, ailenin toplumun en küçük yapı taşı olarak birarada tutulmasının önemi iken; diğeri, toplumsal ve kültürel yapımıza dayanmaktadır. Bu doğrultuda evliliğin yasal olarak bitirilmesinin şartları kanun koyucu tarafından düzenlenmiş ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (“TMK”) içerisinde ayrıntılı olarak hükme bağlanmıştır. Boşanmak isteyen tarafın haklı bir neden ileri sürmesi gerekmektedir. Anılan boşanma nedenleri TMK’da özel boşanma nedenleri ve genel boşanma nedenleri olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Bu yazımızda, aşırı kıskançlığın boşanma sebebi olup olmadığını irdeleyeceğiz.
Eşlerin müşterek bir yaşamı sürdürmesi için saygının gerekli olduğu gerek toplumsal bir değer olarak, gerekse kanunen kabul görmüş bir gerçektir. Kıskançlık ise eşler tarafından aşırıya kaçıldığında, kıskanılan tarafın sosyal hayatına, duygusal yönüne hatta iş hayatına zarar verebilen bir davranıştır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, aşırı kıskançlığı kararlarında irdeleyerek evlilik birliğini sarsıcı bir neden olarak değerlendirmiş ve duygusal şiddete yönelik bir davranış olarak uygulamada kabul etmiştir: “davacı-davalı kadının da eşini sürekli azarlayıp küçük düşürücü sözler söylediği, aşırı kıskançlık gösterdiği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu duruma göre erkek de dava açmakta haklıdır. Öyleyse erkeğin davasının da kabulü ile boşanmaya karar verilecek yerde davasının reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.” (Y.2.Hukuk Dairesi 2015/7797 E.2015/23163 K.) Karardan da anlaşılacağı üzere, Yargıtay aşırı kıskançlığı bir boşanma sebebi olarak kabul etmektedir.
Yargıtay, aynı zamanda aşırı kıskançlığı kıskanılan tarafın kişilik haklarına saldırı olarak da değerlendirmektedir. “ … davalı erkeğin de eşine karşı aşırı kıskançlık gösterdiği, hakaret ve tehdit ettiği anlaşılmaktadır … Boşanmaya neden olan olaylarda davalı erkeğin, yukarıda açıklanan sebeple ağır kusurlu olduğu anlaşıldığına göre, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan, mevcut ve beklenen menfaatleri zedelenen davacı kadın yararına Türk Medeni Kanununun 174. maddesinin (1.) ve (2.) fıkrası gereğince uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekir” (2. Hukuk Dairesi 2015/7797 E.,2015/23163 K.)
Yargıtay, aşırı kıskançlık evlilik birliğini sarsacak düzeyde olduğu takdirde boşanma sebebi olarak kabul etmektedir. Eğer, bir taraf aşırı kıskanç ise diğer tarafın da sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışları mevcutsa, Yargıtay aşırı kıskanç olan tarafa kusur yüklememektedir. “davacı-davalı erkeğin sadakatsizliğine karşılık, davalı-davacı kadının erkeğe karşı aşırı kıskançlık gösterdiği kabul edilmiştir. Erkeğin sadakatsiz davranışta bulunduğu kabul edildiğine göre, kadının kıskançlığından söz edilerek, kadına kusur olarak yüklenmesi doğru değildir.” (Y2HD, 2015/15201 E.,2016/6659 K.)
Tüm bu bilgiler ışığında diyebiliriz ki, aşırı kıskançlık evlilik birliğini sarsacak nitelikte bir davranış olduğundan boşanma sebebi olarak kabul edilebilir.
Hukuk Desteği
Yargıtay kararları hem tazminat hem eşit kusur hali hem de kıskançlığın boşanma sebebi kabul edilmesi noktalarında ayrı ayrı paylaşılmış. Faydalı bir yazıydı emeğinize sağlık.