KASKOYA GEÇ İHBAR

kaza26

Trafik kazası sonrasında taraflar kendi aralarında anlaşabilecekleri gibi, bir anlaşmaya varamazlarsa polis müdahalesiyle kaza tespit tutanağı da düzenleyebilirler. Araçta hasar oluşmuşsa kaza tutanağı da içinde olacak şekilde ilgili belgeleri tamamlayarak kasko sigorta şirketine hasar dosyası açılması için başvurulması gerekmektedir. Sigortalının hasar ihbarının ardından; sigorta şirketi olayla ilgili eksper görevlendirmesi yapmaktadır; fakat bazen hasar tarihi, tahmini hasarın miktarı ve sebebine göre dosyada eksper görevlendirilmeden “faturalı dosya” olarak da sigorta şirketi hasarı karşılayabilmektedir.

Aracına kasko yaptıran kişiler bir trafik kazasına karıştıklarında kusurlu olsalar dahi, sigorta şirketinden hasar için onarım giderlerini talep edebilmektedirler; fakat bunun için sigortalı araç sahiplerinin bildirim süresine uyması gerekmektedir. Anılan süre, Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartları’nın “Hasar ve Tazminat” başlığı altında Sigortalı ve/veya sigorta ettiren, rizikonun gerçekleşmesi halinde aşağıdaki hususları yerine getirmekle yükümlüdür. 1.1. Rizikonun gerçekleştiğini öğrendiği tarihten itibaren en geç beş iş günü içinde sigortacıya bildirimde bulunmak,…” şeklinde düzenlenmiştir. Türk Ticaret Kanunu’nda ise bu husus, süre verilmeden gecikmeksizin denilmesi suretiyle 1446. maddede şöyle düzenlenmiştir: “Sigorta ettiren, rizikonun gerçekleştiğini öğrenince durumu gecikmeksizin sigortacıya bildirir. Rizikonun gerçekleştiğine ilişkin bildirimin yapılmaması veya geç yapılması, ödenecek tazminatta veya bedelde artışa neden olmuşsa, kusurun ağırlığına göre, tazminattan veya bedelden indirim yoluna gidilir.

Yargıtay’ın yerleşik içtihadlarına göre her ne kadar anılan mevzuatta ihbar için 5 günlük süre ve “gecikmeksizin” şeklinde belirlemelerde bulunulmuşsa da, bu belirlemelerin hak düşürücü süre olmadığı kabul edilmektedir. Bu noktada önemli olan sigortalının bir kast ile süreyi kaçırmamış olmasıdır.

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/8112 E., 2015/10282 K.: “… b)TTK’nun 1292.maddesi gereğince sigorta ettiren rizikonun gerçekleştiğini öğrendiği tarihten itibaren en geç 5 iş günü içinde keyfiyeti sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Ancak bu süre hak düşürücü bir süre değildir. Özellikle sigorta ettirenin kastının bulunmaması halinde, geç ihbar nedeniyle sigorta bedelinin tenzili zararın teminat dışında kaldığı ya da hasarın ödenmemesi gibi bir sonuç çıkarılmaması gerekir. Sigortalının kastının valığının sigortacı tarafından kanıtlanması gerekir.

Somut olayda, davacı sigortalı 21.6.2007 tarihli noterden gönderdiği ihtarla davalıya rizikoyu haber vermiştir. 19.6.2007 tarihinde yetkili serviste inceleme yaptırarak aracın hasarını tespit ettirmiştir. Davacının kasıtlı olarak rizikoyu sigortacıya geç ihbar ettiği kanıtlanmamıştır. Kaldı ki 10.6.2007 tarihinde meydana gelen kazanın 21.6.2007 tarihinde ihbarı da makul sayılacak bir süre içindedir. Bu durumda mahkemece, sigortalının süresi içinde sigortacıya rizikoyu ihbar etmediği, poliçenin kısmi hasar nedeniyle riziko öncesinde feshedildiği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmesi de isabetli görülmemiştir...”

Yargıtay  17. Hukuk Dairesi 2011/5718 E., 2011/7073 K.: “…Davacı vekili, müvekkiline ait aracın davalı şirkete kasko sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, sürücünün aracı anahtarı üzerinde çalışır vaziyette bırakarak markete gittiği sırada aracın kimliği belirsiz kişilerce çalındığını, araç bedelinin sigortalıya ödenmediğini belirterek …… TL tazminatın olay tarihinden işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili, olayın üzerinden 13 ay geçtikten sonra ihbar ediliğini, TTK.292. maddesi gereğince sigortalının zararını talep edemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacı sigortalının olay tarihiden sonra sigorta şirketine telefon ile ihbar ettiğini belirtmiş ise de ispat edemediği,ihbar mükellefiyetini yerine getirmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.Mahkemece, sigortalı tarafından davalı sigortaya geç ihbarda bulunulmuş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. TTK.nun 1282. maddesi uyarınca sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi, aynı yasanın 1281. maddesine göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın da sigortacı tarafından kanıtlanması gerekir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartları’nın A.5 maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir. Bunun yanında Kasko Sigortası Genel Şartları’nın B.1.5nci maddesine göre, sigortalı, sigortacının isteği üzerine rizikonun gerçekleşmesi nedenlerini ayrıntılı şekilde belirlemeye, zarar miktarı ile delilleri saptamaya ve rücu hakkının kullanılmasına yararlı bilgi ve belgeleri gecikmeksizin sigortacıya vermekle yükümlüdür. İhbar yükümlülüğünün gereği gibi yerine getirilmemesi durumunda müeyyidesi genel şartlarda düzenlenmemiş rizikonun teminat dışında kaldığı haller arasında da sayılmamıştır. Bu durumda, konuyu genel olarak düzenleyen TTK.nun 1292. maddesinin son fıkrasına göre uygulama yapılması zorunlu olup, buna göre, ihbar yükümlülüğünün kasden yerine getirilmemesi durumunda sigortalının haklarını zayi edeceği, kusurunun bulunması halinde ağırlığına göre sigortacının ödemekle yükümlü olduğunun kabulü gerekmektedir. Sigorta Poliçesi Genel Şartlarının B.1.1 maddesinde öngörülen (5) günlük ihbar süresi, Dairemizin yerleşmiş uygulaması nedeniyle hak düşürücü süre değildir. Rizikonun süresinde ihbar edilmemiş olması sigortacıyı tazminatı ödeme yükümlülüğünden kurtarmaz sadece zarar geç ihbar nedeniyle artmışsa artan kısımdan sigortacı sorumlu tutulamaz. Somut olayda davacı aracın çalınmasından sonra ilgili mercilere başvuru yapmış, olayla ilgi soruşturma açılmıştır. Bu hale göre rizikonun kasten geç ihbar edildiği davalı sigorta şirketi tarafından somut delillerle kanıtlanması gerektiğinden ve bu hususta somut delil sunulmadığından geç ihbar tek başına davanın reddini gerektirmez. Mahkemece işin esasına girilerek tarafların delilleri toplanıp sonunca göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiştir… “

                                                                                                          Hukuk Desteği

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir