ÇOCUK (I)

Her ne kadar toplumumuzda 18 yaşın altındaki bireylere genel olarak çocuk denilmekteyse de bizler bugünkü yazımızda hukukumuzda “çocuk” kavramından ne anlaşıldığını incelemeye çalışacağız.

Temel yasalarımızdan yola çıkacak olursak çocuk; Türk Medeni Hukuku bakımından çocuk kime denir sorusuna Türk Medeni Kanunu’ndan (“TMK”) yola çıkarak yanıt vermek mümkün. Gerek yeni gerekse eski TMK’nın farklı maddelerinde çocuk ibaresi kullanılmaktadır. Ancak bu ibare yanında yanında ‘küçük’ kavramının da benzer anlama gelecek biçimde kullanıldığını görmekteyiz. Zira TMK’ya göre kural olarak her küçük, çocuk sayılmakla birlikte; her çocuğa küçük denilmemektedir.

TMK 28. maddede: ‘Kişilik, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlar ve ölümle sona erer. Çocuk hak ehliyetini, sağ doğmak koşuluyla ana rahmine düştüğü andan başlayarak elde eder’ şeklindeki düzenlemeyle kanunkoyucu çocuğun ana rahmine düştüğü andan itibaren hak ehliyeti kazanacağını hükme bağlamıştır. Maddeden de anlaşılacağı üzere kanunkoyucu aynı zamanda genel olarak cenini ve haklarını da korumak istemiştir.

Çocukluğun başlangıcı bu şekilde düzenlenmekle beraber, hangi hallerde çocukluğun sona ereceği, başka bir ifadeyle çocukluk yaşının üst sınırının hangi yaş olacağı net bir biçimde açıklanmamıştır. Medeni hukuk bakımından çocuk, ana ve babaya soy bağıyla bağlı olan, ana babanın soyundan gelen, onlardan türeyen kişi olarak tarif edilebilir. Bu anlamda çocuk, 6 yaşında olabileceği gibi 60 yaşında da olabilir. TMK’da çocuk tabiri kullanılırken ana ve babanın evladı olarak belirtildiği için, yaş sınırı söz konusu değildir. Bu nedenle Medeni Hukuk’ta çocuk kavramını, ergin olmayan küçük kavramıyla özdeşleştirmekten sakınmak gerekir.

Şimdi de çocuk kavramını Türk Ceza Hukuku bakımından inceleyecek olursak; öncelikle belirtelim, 765 sayılı eski Türk Ceza Kanunu’nda (“TCK”) çocuk ibaresine açıkça yer verilmemiştir. Eski TCK’nın aksine 5237 sayılı yeni TCK ise çocuğun tanımını 31. maddesinde şu şekilde yapmıştır: “(1) Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmamış olan çocukların ceza sorumluluğu yoktur. Bu kişiler hakkında, ceza kovuşturması yapılamaz; ancak, çocuklara özgü güvenlik tedbirleri uygulanabilir. (2) Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanların işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamaması veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olması hâlinde ceza sorumluluğu yoktur. Ancak bu kişiler hakkında çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. İşlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin varlığı hâlinde, bu kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde oniki yıldan onbeş yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde dokuz yıldan onbir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların yarısı indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası yedi yıldan fazla olamaz. (3) Fiili işlediği sırada onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde onsekiz yıldan yirmidört yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde oniki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların üçte biri indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası oniki yıldan fazla olamaz.’

TCK 31’nci maddesinde ceza ehliyeti konusunda suçun işlendigi tarihte bulunulan yaş itibarıyla 0-12 yaş grubu, 12-15 yaş grubu ve 15-18 yaş grubu olmak üzere üç yaş grubuna ayırmak suretiyle çocuk ve ehliyet kavramlarını düzenlemiştir. Ceza sorumluluk yaşı 12  yaşın doldurulmasından itibaren başlatılmıştır.  İkinci grupta bulunan çocukların işlediği iddia olunan fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinin varlığının araştırılması neticesinde cezai sorumluluk kabul edilmiş ve bu sorumluluğun ceza hukuku bakımından indirimli ceza uygulamasına tabi olacağı düzenlenmiş, üçüncü grubu oluşturan 15-18 yaş grubu arasında kalanlarınsa cezai sorumluluklarının varlığı prensip olarak kabul edilmiş, ancak; indirimli hükümle ceza infazına tabi tutulmuştur. Ceza Hukukumuz bakımından da yukarıdaki temel madde ışığında, 18 yaş altında kalan bireye de o halde çocuk denebileceği yanlış olmayacaktır.

Çocuk Koruma Kanunu bakımından düzenlemeyle ilgili ayrıntılı bilgi için lütfen (…….) yazımızı inceleyiniz.

                                                                                                                                                             Hukuk Desteği

                                                                                                                                                                               

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir