Bir işletme çalışanının ayartılması hususu genellikle rakip bir firma tarafından diğer firma çalışan(lar)ının iş yerinden ayrılması, iş yerini değiştirmesi, kendi firmasında işe başlayarak firmanın menfaat sağlaması amacıyla birtakım haksız rekabet içerikli tutum ve davranışların sergilenmesi halinde meydana gelmektedir. Söz konusu ayartma eylemi firma çalışanına yöneltilebileceği gibi firma müşterilerine, firmaya dışarıdan hizmet veren danışman ve tedarikçilere, firma ile çalışan bir başka tüzel kişiye de yöneltilebilmektedir. Ayartma eylemine maruz kalan kişinin halihazırda çalıştığı işletmeden mevcut olan iş anlaşmasını bozmak suretiyle ayrılması ve yeni bir firma ile iş akdi imzalaması neticesinde ayartma eylemi amacına ulaşmış olacaktır. Burada çalışanı kendi firmasında istihdam etmeye çalışan işletmenin herhangi bir reklam, tanıtım, sunum ve sair yoluyla çalışan tarafından rağbet görmesinden ziyade işçi, müşteri, danışman, tedarikçi yahut diğer bir 3. kişi ile halihazırda iş ilişkisi bulunulan firma arasındaki ilişkiye ayartma fiilini işleyen işletme tarafından müdahale edilmesi durumu mevcuttur.
Ayartma eyleminin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği hususu söz konusu eylemin çok farklı şekil ve görünümlerinin mevcut olması sebebiyle her olaya göre değişiklik göstermektedir. Ayartma eylemi TTK’da açıkça düzenlenmemiş olup söz konusu eylemin haksız rekabet niteliğine haiz olup olmadığı araştırmasının TTK 56. madde kapsamında yapılması gerekmektedir. Buna göre ayartma fiilinin haksız rekabet hükümlerini meydana getirebilmesi için öncelikle rekabeti etkileyecek nitelikte olması ve kötü niyet içermesi aranmaktadır. Karşı tarafın ekonomik yönden zarar görmüş olması ise şart değildir.
Ayartma eylemi teşvik ve tahrik, çalışanın halihazırda var olan iş sözleşmesini ihlal etmesi halinden faydalanılması, sağlıklı karar verme özgürlüğünün ortadan kaldırılması, ayartılan işçinin çalıştığı firmaya zarar verme amacı güdülmesi, kendi firmasına menfaat sağlama amacı taşınması ve sair birçok hal ve görünümde ortaya çıkabilmektedir. Ayartma eyleminin haksız rekabet hükümleri kapsamında değerlendirilebilmesi için Anayasa’nın 48. maddesi “Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir. Özel teşebbüsler kurmak serbesttir. Devlet, özel teşebbüslerin milli ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesini, güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirleri alır.” çerçevesinde düzenlenen çalışma hürriyetini ihlal etmemesi gerekmektedir.
“… Dava haksız rekabetin tespiti, men’i ve maddi- manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacı, diğer iddialarının yanında, ticari sırlarını bilen nitelikli personelinin, davalı tarafından ayartılarak davalı şirkette çalışmaya başladığını, bu suretle davalı şirketin müşterileri ile ilişiklerinin sona ermesine neden olduğunu ileri sürmüş, mahkemece de bu hususun haksız rekabet teşkil ettiği kabul edilerek yazılı şekilde hüküm tesis edilmiştir. Somut olayda, davacı şirkette çalışan işçilerin, davacı şirketten ayrıldıktan sonra davalı şirkette çalışmaya başladığı dosyada bulunan belgelerle sabittir. Ancak davacı şirket çalışanlarının davalı şirkete geçmesi başlı başına haksız rekabet teşkil etmez. Aksinin kabulü Anayasa’nın 48. maddesi ile güvence altına alınan çalışma hürriyetinin ihlali anlamına gelir…” (Yargıtay 11.Hukuk Dairesi, E:2014/16035, K:2015/2148)
Hukuk Desteği