Ticaret şirketlerinde sermayenin kaybı ve borca batık olma durumu 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (“TTK”) 376. maddesinde düzenlenmiş ve 15.09.2018 tarihinde Ticaret Bakanlığı tarafından yayınlanan bir Tebliğ ile maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir. Bu düzenlemelere göre, sermayenin ve kanuni yedek akçeler toplamının yarısı zarar sebebiyle karşılıksız kalmışsa, yönetim kurulunun genel kurulu derhal toplantıya çağıracağı, bu toplantıda son bilançoyu sunarak şirketin finansal durumunu bütün açıklığıyla ve her ortağın anlayabileceği şekilde anlatacağı, sermayenin tamamlanması, sermaye artırımı, bazı üretim birim ya da bölümlerinin kapatılması veya küçültülmesi, iştiraklerin satılması, pazarlama sisteminin değiştirilmesi gibi iyileştirici önlemler sunacağı, genel kurulun bu önlemleri aynen veya değiştirerek kabul edebileceği ya da sunulan önlemler dışında başka önlemlere karar verebileceği; eğer sermayenin üçte ikisi zarar sebebiyle karşılıksız kalmışsa, genel kurulun ya sermayenin üçte biri ile yetinilmesine (sermayenin azaltılmasına) ya da sermayenin tamamlanmasına karar verileceği, aksi halde şirketin kendiliğinden sona ereceği öngörülmüştür.
Bu maddeye göre, sermaye azaltımı TTK’nın 473 ila 475. maddelerine göre yapılır ve bu kapsamda yapılacak sermaye azaltımında yönetim organı alacaklıların çağrılmasından, bunların haklarının ödenmesinden veya teminat altına alınmasından vazgeçebilir. Sermayenin tamamlanmasına karar verilirse, her ortak sermayenin karşılıksız kalan kısmını kapatacak miktarda parayı payları oranında vermekle yükümlüdür. Bu yükümlülük, sermaye konulması veya borç verilmesi durumundan farklı olarak karşılıksızdır ve geri alınamaz. Sermayenin tamamlanmasında, anonim ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler bakımından TTK’nın 421. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi, limited şirketler bakımından ise 603. ve devamındaki maddeler uygulanır.
Şirketin aktiflerinin borçlarını karşılayamaması halinde, borca batık olma durumu söz konusudur. Borca batık olma durumu yıllık ve ara dönem finansal raporlardan, denetim raporlarından, erken teşhis komitesinin raporlarından veya yönetim organının diğer belirlemelerinden anlaşılabilir. Borca batık olma durumu söz konusuysa yönetim kurulu, aktiflerin işletmenin devamlılığı esasına göre ve muhtemel satış fiyatları üzerinden bir ara bilanço çıkartır. Bu bilançodan aktiflerin, şirket alacaklılarının alacaklarını karşılamaya yetmediği anlaşılıyorsa, yönetim kurulu, bu durumu şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine bildirir ve şirketin iflasını ister. Ancak, iflas kararının verilmesinden önce, şirketin açığını karşılayacak ve borca batık durumunu ortadan kaldıracak tutardaki şirket borçlarının alacaklıları, alacaklarının sırasının diğer tüm alacaklıların sırasından sonraki sıraya konulmasını yazılı olarak kabul etmişse ve bu durumun uygunluğu, yönetim kurulu tarafından iflas isteminin bildirileceği mahkemece atanan bilirkişiler tarafından doğrulanmışsa, yönetim kurulunun şirketin iflasını istemesi zorunlu değildir. Yönetim kurulu veya herhangi bir alacaklının bu iflas talebiyle birlikte veya bu kapsamda yapılan iflas yargılaması sırasında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 285. ve devamı maddeleri uyarınca konkordato da talep edebilmesi mümkündür.
Hukuk Desteği