5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (“TCK”) “Yaş küçüklüğü” başlıklı 31.m.2.f”da “Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanların işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamaması veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olması hâlinde ceza sorumluluğu yoktur. Ancak bu kişiler hakkında çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. İşlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin varlığı hâlinde, bu kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde oniki yıldan onbeş yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde dokuz yıldan onbir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların yarısı indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası yedi yıldan fazla olamaz.” denmekle, suç işlediği esnada on iki yaşını doldurmuş fakat on beş yaşını doldurmamış çocukların ceza sorumluluğunun var olup olmadığının tespiti ile buna göre ceza tayin edileceği yasayla düzenlenmiştir.
Yapılacak inceleme ve tespit neticesinde çocuğun ceza sorumluluğunun olmadığına kanaat getirildiği takdirde çocuk hakkında on iki yaşından küçük çocuklara uygulanan hükümlere (Bkz ilgili yazımız….) uygun şekilde hareket edilecek, çocuğa yaş küçüklüğüne bağlı olarak ceza ehliyetinin bulunmaması sebebiyle ceza verilmeyecek fakat çocuk hakkında çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunacaktır.
Çocuk hakkında yapılacak incelemeler neticesinde çocuğun işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayabildiğine ve söz konusu fiile ilişkin davranışlarını yönlendirme yeteneğinin var olduğuna bir başka deyişle ceza sorumluluğunun bulunduğuna kanaat getirildiği takdirde ise belirlenen yaş aralığı gereğince Kanun’da belirlendiği üzere daha az cezaya hükmedilecektir. Ceza sorumluluğunun olup olmadığının tespitinde önemli olan husus; çocuğun işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayabilmesi ve söz konusu fiile ilişkin davranışlarını yönlendirme yeteneğinin bir arada bulunmasıdır. Yasa’da belirtilen bu iki şarttan birinin dahi eksik olması halinde çocuğun ceza sorumluluğunun var olduğu kanaatine varılamayacaktır.
Çocuğun ceza ehliyetinin varlığına ilişkin 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu (“ÇÇK”) 35.m.1.f. “Bu Kanun kapsamındaki çocuklar hakkında mahkemeler, çocuk hâkimleri veya Cumhuriyet savcılarınca gerektiğinde çocuğun bireysel özelliklerini ve sosyal çevresini gösteren inceleme yaptırılır. Sosyal inceleme raporu, çocuğun, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin mahkeme tarafından takdirinde göz önünde bulundurulur.” uyarınca hakim yahut savcı tarafından çocuğun bireysel özelliklerini ve sosyal çevresini gösteren bir inceleme yaptırılması ve çocuğun ceza sorumluluğunun belirlenmesinde söz konusu sosyal inceleme raporunun göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Raporun sonucuna göre çocuğun ceza sorumluluğunun var olup olmadığı belirlenebilecektir.
Hukuk Desteği