TÜRK HUKUKU’NDA KÜRTAJ

İnsan neslinin devam etmesi üreme ile gerçekleşmekte olduğundan, üreme; hukuk dünyasında üreme hakkı başlığında incelenmiştir. Üreme hakkı; temel insan haklarından olup, bu hak uzun yıllardan bu yana tartışılmaktadır. Bu tartışmanın temel noktasında gebeliğin sonlandırılması konusu yer almaktadır.

Kürtaj, genel anlamıyla rahim içinde gebeliğin tahliyesi olarak ifade edilir. Türk Hukuku’nda gebeliğin sonlandırılması üç ana dönem altında incelenmiştir.

İlk dönem; 1923 yılı ile 1925 yılları arasında yasak dönemi olarak ifade edilir. Bu dönemde gebeliğin sonlandırılmasının yanı sıra gebeliği önleyici tedbirlerin alınması da yasaklanmıştır.

İkinci dönem, geçiş dönemi olarak ifade edilir. Bu dönemde gebeliğin sonlandırılması; “gebeliğin ana hayatını tehdit ettiği veya edeceği, embriyo veya ceninin gelişmesini imkansız kılan veya doğacak çocuk ile onu takip edecek nesiller için ağır maluliyet teşkil edecek hallerde” mümkün olmuştur.

Üçüncü dönem 1983 yılından bu yana uygulanagelen sınırlı serbest dönem olarak ifade edilir. 1983 yılında yürürlüğe giren 2827 sayılı Nüfus Planlaması Hakkında Kanun (“NPHK”) ile bu dönemin hukuki zemini oluşturulmuştur. NPHK madde 5’e göre gebeliğin sonlandırılması gebeliğin süresine göre gerçekleşecektir. Şöyle ki; gebeliğin onuncu haftasına kadar anne sağlığı açısından tıbbi sakınca olmadığı takdirde istek üzerine rahim tahliye edilecektir. 1983 yılından bu yana uygulana gelen bu yaklaşım ile isteğe bağlı gebeliğinin sonlandırılması süreye tabi tutulmuştur.

NPHK madde 5’e göre; gebelik süresi on haftadan fazla ise rahim ancak gebelik, annenin hayatını tehdit ettiği veya edeceği veya doğacak çocuk ile onu takip edecek nesiller için ağır maluliyete neden olacağı hallerde doğum ve kadın hastalıkları uzmanı ve ilgili daldan bir uzmanın objektif bulgulara dayanan gerekçeli raporu ile tahliye edilebilecektir.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda (“TCK) gebeliğin sonlandırılması ile ilgili bazı yasal düzenlemeler yer almıştır. “TCK” m.99/2 “Tıbbi zorunluluk bulunmadığı halde, rızaya dayalı olsa bile, gebelik süresi on haftadan fazla olan bir kadının çocuğunu düşürten kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu durumda, çocuğunun düşürtülmesine rıza gösteren kadın hakkında bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.” hükmü ile on haftadan fazla olan gebeliği sonlandıran kişinin cezalandırılacağı ayrıca gebe kadının da yaptırıma tabi tutulacağı düzenlemiştir.

TCK ile getirilen en önemli düzenleme 99. maddenin 6.fıkrasında görülmüştür. Buna göre; “Kadının mağduru olduğu bir suç sonucu gebe kalması halinde, süresi yirmi haftadan fazla olmamak ve kadının rızası olmak koşuluyla, gebeliği sona erdirene ceza verilmez. Ancak, bunun için gebeliğin uzman hekimler tarafından hastane ortamında sona erdirilmesi gerekir.” hükmü ile gebeliğin bazı hallerde sonlandırılma süresi 20 haftaya çıkarılmıştır.

Hukuk Desteği

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir