Cebir; istenilen hareketin gerçekleştirilebilmesi için bir kimsenin bir başka kimseyi fiziksel güç kullanmak suretiyle zorlamasıdır. Cebir; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (“TCK”) Hürriyete Karşı Suçlar başlığı altında 108. maddede “Bir şeyi yapması veya yapmaması ya da kendisinin yapmasına müsaade etmesi için bir kişiye karşı cebir kullanılması halinde, kasten yaralama suçundan verilecek ceza üçte birinden yarısına kadar artırılarak hükmolunur.” şeklinde düzenlenmiştir.
Suç, maddede sayılan seçimlik hareketlerle işlenebilmektedir. Buna göre; fail, bir şeyi yapması, yapmaması veya kendisinin bir şey(ler) yapmasına müsaade etmesi için mağdura karşı zor kullanarak suçu işleyebilecektir. Bir başka deyişle, failin bu hareketlerden herhangi birini yapması suçun oluşumu için yeterli olacaktır.
Cebir suçu tek başına işlenebileceği gibi başka suçların unsuru veya nitelikli hali olarak da karşımıza çıkabilir. Örneğin, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda fail, suç hareketini gerçekleştirmek için ya da hareketi gerçekleştirdiği sırada cebir kullanırsa suç nitelikli bir hal alacak ve dolayısıyla suçun cezası artacaktır. Suçun cezası, kasten yaralama suçundan verilecek cezanın artırılması suretiyle hesaplanacaktır. Daha açık bir deyişle; cebir suçunun cezası belirlenirken önce kasten yaralama suçunun cezasına göre ceza tayini yapılacak, sonrasında takdiren 1/3’ten ½’ye kadar artırım yapılacaktır.
Cebirin takibi şikayete bağlı değildir. Suçun Savcılık tarafından öğrenilmesi durumunda, re’sen (kendiliğinden) soruşturulması gerekmektedir. Şikayete tabi suçlardan olmaması sebebiyle, şikayet edenin şikayetinden vazgeçmesi de suçun soruşturulmasına ve kovuşturulmasına devam edilmesini engellemeyecektir.
Hukuk Desteği