Av. Sevcen CAN
Değerli Hukuk Desteği okuyucuları, bu yazı ve devamı yazılarımızda Yatırım Hukuku konusunda sizlere bazı bilgiler veriyor olacağız fakat herşeyden önce şunu belirtmekte fayda var ki; temel hukuk branşları arasında yer almayan Yatırım Hukuku son yıllarda özellikle teknoloji ve yazılım sektöründeki çok ciddi gelişmelerden ötürü adeta uygulamadan doğan bir ihtiyaç olarak ortaya çıkmış ve zaman içinde de kendi adını uygulama konusu olan işin adından bir başka ifadeyle « yatırım »dan alarak hızla gelişme kaydetmiştir. O halde sadece bu cümleden bile anlamak mümkündür ki ; Yatırım Hukuku esasen popüler anlamda bazı sektörler üzerinde daha etkin uygulama alanı bulmaktadır.
Özellikle yazılım şirketleri, teknoloji firmaları, inovasyon çalışmaları yapan şirketler başta yurtdışı olmak üzere elbette yurtiçinden de her türlü yatırımla aktif şekilde ilgilenmektedirler. Sektörel anlamda öne çıkmak ve hatta bilinirlik kazanmanın bile bazı hallerde yolu sadece bir yatırım almaya bakabilmektedir. Hal böyle olunca söz konusu şirketlerin hem de rakamsal anlamda son derece yüksek olan bu yatırımları almada karşılaştıkları tüm diğer zorluklar (rakipler arasından sıyrılma, doğru yatırımcıyı bulma, yatırım koşullarını taşıma ve sürdürebilir olma, ürün açısından fark yaratma vs…) bir kenara, hukuken de belli aşamalarda karşılarına uzun ve son derecec ağır yazılı metinler imzalanmak üzere gelmektedir. İşte bu noktada gündeme gelen, yatırımcıyla tanışma anından hemen sonra başlayan her türlü yazılı metnin Yatırım Hukuku’nda bir yerinin olduğu şüphesizdir.
Tam da girişte açıkladığımız sebeple görüleceği üzere yatırım alacak olan firma karşısına çıkan ve imzalamak üzere kendisine sunulan metinlerle bir başka deyişle bir hukuki destek ihtiyacıyla karşı karşıya kalmakta; kendisine sunulan bu destek de başta temelde Sözleşmeler Hukuku, Ticaret Hukuku, Fikri ve Sınai Haklar Hukuku gibi hem ulusal hem de evrensel olarak karşılığını bulan diğer hukuk branşlarıyla iç içe geçmektedir. O halde yatırım Hukuku’nun altında bu ana branşların yattığını ve yatırım alacak olan şirketin olası tüm risk ve ihtilafların öngörülmesi ve planlanmasıyla hallolmasında uzman bir hukukçu ile çalışmasındaki önemin vurgusunu yapmaya gerek dahi bulunmamaktadır.
Bu başlangıç açıklamalarımız ardından hayali bir yatırım ilişkisi üzerinden yazımızı sürdürelim. Yatırım yapacak olan firma yurtdışı ya da yurtiçinde yerleşik olsun fark etmeksizin öncelikle bir Gizlilik Anlaşması imzalanmasını talep ediyor olacaktır. Uygulamada buna kısaltması olarak « NDA » dendiği sıkça duyulmaktadır. Açılımı « Non Disclosure Agreement » olan bu anlaşma tarafların gizliliğine dair temel düzenlemeleri konu edinir.
Genelde Gizlilik Anlaşmalarında gizli bilginin ne olduğunun tanımına yer verilerek başlanır ve özellikle de yatırımcının gizli bilgilerinin korunduğu bir hukuki zeminde ağırlığın yatırımcının menfaatlerinin koruma altına alındığının ilk defa hissedildiği yazılı metin olma özelliğindedir. Yatırım alacak olan firma start up denen firma türünde olsun ya da olmasın türü fark etmeksizin daha en başta Gizlilik Anlaşması’nda dahi haklarının korunması gerektiğini bilerek süreci ilerletmelidir. Zira bu kendisine imzaya sunulan ilk yazılı metindir. Anlaşma türkçe düzenlenmişse ve sadece yatırım alacak olan firmadan imzalaması bekleniyorsa Gizlilik Taahhütnamesi şeklinde metnin adlandırıldığına ve kullanıldığına da rastlanmaktadır.
Gizli bilgi olarak tanımına yer verilen bilginin genelde çok geniş tutulduğu bu tip sözleşmelerde bu bilginin üçüncü kişilere verilmesi ve bir şekilde yatırım ilişkisi dışında yatırım yapanı memnun etmeyecek herhangi bir şekilde sızdırılması, aleni hale getirilmesi ya da paylaşılması şeklinde geniş geniş ihlal hareketleri düzenlenir. Elbette devamında bazı Gizlilik Anlaşmalarında söz konusu ihlalin yaptırımlarının neler olacağı da hükme bağlanmaktadır. Yeri gelmişken belirtelim, bu tip anlaşmalarda sıklıkla hangi hallerde bilgi ya da verinin « gizli » özelliğinde olmayacağı ya da başlangıçta bu özellikte olsa bile bunun kaybedilmiş kabul edileceği de mutlaka kaleme alınır.
Yatırımcı karşısında dürüst, şeffaf, kendisine ait ve yatırıma değin tüm bilgileri özenle benimseyen ve ticari ahlaka sahip firmalara yatırım yapmayı tercih edeceğinden, birinci adımda bunu bu bakış açısına en uygun hukuki hareket olan Gizlilik Anlaşması düzenleyerek yapar. Hem kendini daha güvende hisseder, hem bilgi paylaşırken artık geride imzalanmış bir sözleşmenin varlığının yarattığı resmi bir yola çıkılmış olduğunun bilinci vardır, hem de henüz cebinden hiç maddi bir kaynak aktarımı çıkmamışken karşısındaki firmayı objektif olarak daha yakından tanımaya başlamıştır.
Bir sonraki yazımızda yatırım sürecinin Gizlilik Anlaşması’nın imzalanmasından sonra karşılaşılan aşamalarına ilişkin açıklamalara yer vereceğiz.