Suçun işlenip bittiği tarihten itibaren kanun koyucunun belirlemiş olduğu sürelerin geçmesiyle birlikte henüz dava açılmamışsa veya dava açılmış olmasına rağmen kanuni süre içerisinde dava sonuçlandırılmamışsa, dava zamanaşımının varlığından bahsedilir. Dava zamanaşımı; devletin cezalandırma hakkından vazgeçmesi ve ceza davasının düşmesi sonuçlarını doğuracaktır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (“TCK”) 66. maddesinin “Kanunda başka türlü yazılmış olan haller dışında kamu davası; a) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda otuz yıl, b) Müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmibeş yıl, c) Yirmi yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıl, d) Beş yıldan fazla ve yirmi yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlarda onbeş yıl, e) Beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adlî para cezasını gerektiren suçlarda sekiz yıl…”” hükmüyle, suçun işlenip bittiği tarihten itibaren sayılan sürelerin geçmesiyle dava zamanaşımının gerçekleşmiş olacağı ve kamu davası açılmamışsa kovuşturma yapılamayacak olması, ayrıca bu süreler içerisinde yargılama sonuçlanmamışsa da ceza davasının düşeceği düzenlenmiştir. Fakat kanun koyucu şüphelinin veya sanığın yaş küçüklüğünü göz önüne alarak küçükler hakkında farklı bir düzenleme yapmayı tercih etmiştir. TCK madde 66/2’ye göre fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanlar hakkında, bu sürelerin yarısının; onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında ise, üçte ikisinin geçmesiyle kamu davası düşecektir.
Türk Ceza Hukuku’nda dava zamanaşımı süreleri kimi koşullar altında durmakta kimi koşullar altında ise kesilmektedir. Zamanaşımı süresinin durması, kanunda düzenlenen kovuşturma engellerinden birinin varlığı halinde, sürenin engel ortadan kalkıncaya kadar işlememesini ifade ederken, zamanaşımı süresinin kesilmesi ise adli makamların yaptığı bazı işlemler nedeniyle sürenin kesilerek, bu andan itibaren zamanaşımı süresinin baştan işlemeye başlamasını ifade etmektedir.
Dava zamanaşımı süresini durduran sebepler; izin şartı, karar şartı, bekletici mesele, kaçak kararı alınması olarak sayılmıştır.
İzin şartı; bazı suçlar veya suç failleri hakkında kamu davasının açılması, yetkili merciden izin alınması şartına bağlanmıştır. Kovuşturulması izin şartına bağlı olan suçlarda da zamanaşımı suçun işlendiği tarihten itibaren başlayacak fakat yetkili merciye izin için başvurulan tarihten itibaren izin alınıncaya kadar geçen süre için, zamanaşımı süresinin durması söz konusu olacaktır.
Karar şartı; bazı suç failleri için ceza davası açılması yetkili mercilerin bir karar alması şartına bağlı tutulmuştur. Bu hallerde, kanunun öngördüğü yetkili merci tarafından kovuşturma yapılması kararı alınmadıkça savcılık tarafından ceza davası açılamayacaktır.
Bekletici mesele; soruşturma ve kovuşturma yapılması, diğer bir mercide çözülmesi gereken bir meselenin sonucuna bağlı ise bekletici meselenin çözülmesine kadar dava zamanaşımı süresi duracaktır.
Kaçak kararı alınması; hakkındaki kovuşturmanın sonuçsuz kalmasını sağlamak için saklanan kişi hakkında Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 247. maddesi uyarınca kaçak kararı alınmasıyla dava zamanaşımı süresi duracaktır.
Dava zamanaşımı kesen sebepler ise; şüpheli veya sanıklardan birinin savcı huzurunda ifadesinin alınması veya sorguya çekilmesi, şüpheli veya sanıklardan biri hakkında tutuklama kararının verilmesi, suçla ilgili olarak iddianame düzenlenmesi, sanıklardan bir kısmı hakkında da olsa, mahkûmiyet kararı verilmesi olarak sayılmıştır. Dava zamanaşımını kesen sebeplerden bir veya birkaçının bulunması halinde zamanaşımı süresi kesilecek ve en son kesme sebebinden sonra zamanaşımı yeniden ve baştan itibaren işlemeye başlayacaktır.
Hukuk Desteği