Bir ceza yargılamasında bir veya birden fazla sanık olup; bu kişi ya da kişiler hakkında ilgili ceza mahkemesi tarafından birbirinden farklı kararlar verilebilir. Bir sanığın suçlu bulunması diğer sanık üzerindeki suç şüphesini kaldırabileceği, bir başka deyişle sanıkların suç ve ceza durumları birbirleriyle ilişkili olabileceği gibi birbirlerinden tamamen bağımsız da olabilecektir. İşte özellikle anılan birinci durumda, bir sanığın mahkeme kararını diğer sanık aleyhine istinaf yahut temyiz edip edemeyeceği sorusu gündeme gelecektir. Elbette bu soru; aşağıda belirtilen ilgililerin kanun yoluna başvuru hakkının olduğu durumlar için geçerlidir. Zira söz konusu şahısların kanun yoluna başvuru hakkının kapalı olduğu hallerde, kural olarak kararın kesinleştiği kabul edilir.
Kanun yollarına kimlerin başvurabileceği hususu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260, 261 ve 262. maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddelere göre; cumhuriyet savcısı, şüpheli ve sanığın kendisi, katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği mahkemece karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar, avukat, yasal temsilci ve eş kanun yollarına başvurabilecektir. Burada yeri gelmişken, yargılama mantık ve işleyişi gereğince, sanığın kendi aleyhine katılanın da sanık lehine olacak şekilde kanun yoluna başvuramayacağını belirtmek isteriz. Ancak cumhuriyet savcısının sanığın hem lehine hem de aleyhine olarak kanun yoluna başvurabilmesine 260. madde cevaz vermektedir.
Tam da bu noktada, kendi aleyhine kanun yoluna başvuramayan sanığın diğer bir sanık aleyhine başvuru yapmasının mümkün olup olmadığı tartışması devreye girmektedir. Her ne kadar bu konuda çeşitli fikir ve görüşler ileri sürülebilecekse de, başvurunun mümkün olduğu görüşünün hakim olması halinde; başvurunun içeriği önem arz edecektir. Nitekim, sanığın dilekçe içeriği; kendisi hakkında hükmedilen mahkumiyet kararının hatalı olduğu, gerçek durum ve koşullar içerisinde suçu kendisinin değil aleyhine kanun yoluna başvurduğu diğer sanığın işlediği, bu doğrultuda mahkemenin suçun unsurları ile delillerini eksik, yetersiz veya hatalı değerlendirdiği, kararın gerçeğin ortaya çıkmasına aracı olamadığı ve adalet duygusunu zedelediği yönündeyse, sanığın kendisi lehine ve diğer sanık aleyhine başvuruda bulunabileceği kabul edilebilir. Bahsedilen durumda, aleyhine başvuruda bulunulan diğer sanık yönünden hukukilik denetimi yapılabilecektir. Ancak sanığın kendi hak ve menfaatine yarar sağlamayan, bir başka deyişle kendi kurtuluşuna hizmet etmeyen bir durumda, sadece somut gerçekliğe ulaşılması amacıyla başka bir sanık aleyhine kanun yoluna başvurup başvuramayacağı ise ayrı bir tartışma konusu olacaktır.
Hukuk Desteği