Tarafların iddia veya savunmalarına dayanak gösterdikleri ve mahkemenin hüküm kurmasında etkili olacak olgulardan hangisinin yargılamanın hangi tarafınca ispat edileceği hususuna ispat yükü denmektedir. İspat yükü kavramı, objektif ispat yükü ve sübjektif ispat yükü olarak iki farklı ayrımda incelenmektedir.
Objektif ispat yükü, vakıanın ispat edilememesi halinde, ispat yükü üzerine düşen ancak bu yükümünü yerine getiremeyen taraf aleyhine hüküm verilmesi anlamına gelmektedir. Diğer bir deyişle objektif ispat yükü, bir vakıanın ispat edilmemesinin kimin aleyhinde sonuç doğuracağı sorusunu cevaplamaktadır.
Sübjektif ispat yükü (delil ikame yükü) ise lehine karar verilmesi veya aleyhine karar verilmemesi için tarafın delil ikame etme yükü anlamına gelmektedir. Sübjektif ispat yükünden; hem yargılamanın taraflarının, hem de üçüncü kişilerin elinde bulunan deliller bakımından bahsedebilmek mümkündür. Diğer bir deyişle, sübjektif ispat yükü yalnızca taraflara yüklenmemektedir.
Dolayısıyla objektif ve sübjektif ispat yükü arasındaki önemli farklardan biri, objektif ispat yükünün ancak taraflara ait olacağı, sübjektif delil yükünün ise taraflar, üçüncü kişiler ve bazı hallerde hakim tarafından da üstlenilebileceği hususu olmakla birlikte, sübjektif ispat yükü kavramının dar bir şekilde hakimin herhangi bir ispat yükü altında bulunduğu şeklinde yorumlanmaması gerekmektedir. Objektif ve subjektif ispat yükü arasındaki diğer bir fark da objektif ispat yükünün maddi hukuk kurallarıyla, sübjektif ispat yükünün ise usul hukuku kurallarıyla ilgili olmasıdır.
Hukuk Desteği