Av. Sevcen CAN & Av. Yasemin ÇORAK
Bir önceki yazımızda asıl işveren-alt işveren ilişkisinde asıl işin devredilmesi konusunu incelemiştik. Bu yazımızda asıl işin tespiti bakımından doktrin ve Yargıtay kararlarında öngörülen kriterlerden bahsedeceğiz.
Doktrinde bir görüş asıl işin tespitinde tüzel kişi işverenler bakımından işyerinin esas sözleşmesiyle belirlenen faaliyet konusunun dikkate alınabileceğini ileri sürmektedir. Bu görüş, kısmen doğru ancak asıl için tespitine her zaman olanak tanımayan, görece dar perspektifli bir görüştür. Örneğin esas sözleşmesinde faaliyet konusu inşaat, gıda ve turizm olarak belirlenmiş bir otel işletmesinde yüzme havuzunun bakım ve onarımı amacıyla yapılacak inşaat işlerinin, bu görüşten hareketle asıl iş olarak değerlendirilmesi gerekir. Halbuki bir otel işletmesinde asıl iş konaklama hizmetinin sağlanmasıdır. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu bir kararında, “Bir dokuma fabrikasının, bahçe duvarının bir inşaat firmasına verilerek yaptırılması, dokuma fabrikasında yapılan tekstil işinin dışında, ayrı bir iş olması, nedeniyle inşaat firması ile dokuma fabrikası işvereni arasındaki ilişki alt işveren-asıl işveren ilişkisi sayılmayacaktır.” demiştir.
Bir diğer görüş, asıl işin tespitinde “üretim zinciri” kavramını ele almakta, malın müşterilere satışına kadar geçen süreçte tüm üretim aşamalarının asıl işi oluşturduğunu ileri sürmektedir. Bu görüşten hareketle Yargıtay uygulamasında da alt işverene verilen işin üretimin zorunlu bir aşaması olup olmadığı kriterine ilişkin değerlendirmeler yapılmaktadır. Örneğin hazır giyim ürünleri imal eden bir işyeri için, ürünlerin müşterilere satışa sunulma anı, mağazalarda sergilenmeye başlandığı andır. Bu görüşten hareketle, ürünlerin imalatının tamamlanıp, mağazada satışa sunulmak üzere gerekli ve zorunlu nakliye aşamasının asıl iş olarak değerlendirilmesi gerekir. Ancak Yargıtay’ın uyguladığı “üretimin zorunlu unsuru olup olmama” kriteri, söz konusu nakliye aşamasının asıl iş olmadığı sonucunu ortaya koyacaktır. Nitekim Yargıtay bir kararında “Paketleme veya torbalama işinden önceki aşamaların doğrudan üretimle ilgili olması nedeniyle asli iş kabul edilmesi, bu aşamalardan sonraki işlerin tahmil ve tahliye işleri ile bağlantılı olması nedeniyle yardımcı iş olduklarının kabulü gerekir.” demiştir.
İşyerinin idari yapılanmasında yer alan insan kaynakları, bilgi teknolojileri, muhasebe, dağıtım vb. bölümlerinde görülen işlerin asıl işin bir bölümü sayılacağı, gerek doktrin gerekse Yargıtay kararlarında ifade edilmektedir. Örneğin Yargıtay bir kararında PTT’nin posta dağıtım işinin asıl işin bir bölümü olduğu yönünde karar vermiştir.
Hukuk Desteği