Hakaret suçu, Türk Ceza Kanunu (“TCK”) madde 125’te “Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir. Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur. Hakaret suçunun; a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı, b) Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı, c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle, İşlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz. Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır. Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır.” şeklinde hüküm altına alınmıştır.
Bilindiği üzere haksız tahrik, çoğu suç kapsamında genel indirim nedenidir. Hakaret suçundaysa yine en büyük indirim sebebi, haksız fiile karşılık hakaret suçunun meydana getirilmesi durumudur. TCK madde 129/1’de öngörüldüğü üzere; haksız fiile karşılık hakaret suçunun işlenmesi halinde ya faile hiç ceza verilmeyebilir ya da verilen ceza kapsamında 1/3 oranında haksız tahrik indirimi yapılabilmektedir. Öncelikle, failin haksız tahrik indiriminden yararlanabilmesi için, ortada üzerinde hüküm kurulmamış olsa da hukuka aykırı bir fiil olması gerekmektedir. Ayrıca hakaret suçunun yaralama eylemine tepki halinde meydana getirilmesi sonucunda hakim, hakaret suçunu meydana getiren kişiye hiç ceza vermeme yoluna gidebilmektedir. Fakat kişinin bahsini geçirdiğimiz indirimlerden yararlanabilmesi için meydana gelen haksız tahrik ve hakaret suçunun arasında hem bir illiyet bağı hem de ölçülülük bulunmalıdır. Bu aşamada önemle belirtmek gerekir ki; haksız tahrike veya yaralama eylemine tepki olarak meydana getirilen hakaret suçunun, TCK hükümlerinin aradığı duruma göre o anki hiddetle hemen gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Başka bir deyişle; haksız tahrik eyleminin üstünden uzun süre geçtikten sonra haksız fiili gerçekleştiren kişiye hakarette bulunan fail, haksız fiile dayanarak indirim talebinde bulunamayacaktır.
Son olarak; hakaret suçunun iki kişi tarafından birbirlerini hedef alarak işlenmesi durumunda, karşılıklı hakaret suçu meydana gelmiş kabul edilmektedir. Bu durumda yukarıda açıklananların aksine, hakaretler arasında zaman boşluğu oluşmadan gerçekleştirilmesi şartı aranmaz.
Yukarıda açıklanan durumların hepsi TCK madde 129’da, “Hakaret suçunun haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir. Bu suçun, kasten yaralama suçuna tepki olarak işlenmesi halinde, kişiye ceza verilmez. Hakaret suçunun karşılıklı olarak işlenmesi halinde, olayın mahiyetine göre, taraflardan her ikisi veya biri hakkında verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Uygulamaya bakarak teorinin daha net kavranması adına, ilgili emsal kararları alıntılamaktayız;
Yargıtay 18. Ceza Dairesi, 17.10.2016 T., 2016/13236 E., 2016/15975 K.; “…Hakaret suçlarında özel tahrik hükümleri içeren TCK’nın 129. maddesinin 1. fıkrası: “Hakaret suçunun haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi hâlinde, verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.” hükmünü içermektedir. Genel bir tahrik hükmü olan TCK’nın 29. maddesi ise: “Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmidört yıla ve müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir.” şeklinde düzenlenmiştir. İncelenen somut olayda, mahkemece hakaret suçundan mahkum edilen sanığın, eylemini haksız tahrik altında işlediğinin kabulüyle, TCK’nın 29/1.maddesi uyarınca cezasından 1/4 oranında indirim yapıldığı ve sanığın neticeten 1340 TL adli para cezasıyla cezalandırıldığı görülmektedir. Ancak yapılan haksız tahrik uygulamasında, hakaret suçuna ilişkin özel hüküm olan ve daha lehe düzenlemeler içeren TCK’nın 129. maddesi yerine, aynı Kanunun genel tahrike dair 29. maddesinin uygulanması, hukuka uygun görülmemiştir…”
Yargıtay 4. Ceza Dairesi, 20.11.2017 T., 2014/15792 E., 2017/25235 K.; “…Sanık hakkında, hakaret suçunun karşılıklı olarak işlendiğinin kabul edilmesi karşısında, TCK’nın 129/3. maddesi uyarınca doğrudan ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, hapis cezasına hükmedildikten sonra ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi…”
Yargıtay 18. Ceza Dairesi, 16.06.2015 T., 2015/6639 E., 2015/2773 K.; “…Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye yönelik olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kamu görevlileri veya sivil vatandaşa yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref, ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir. Yargılamaya konu somut olayda; sanığın doktor olan katılana yönelik “senin maaşını ben ödüyorum, önce benim hastama bakacaksın, işini yap” biçimindeki ifadeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde, sanığın katılana yönelttiği sözlerin, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı davranış niteliğinde olduğu ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, yasal olmayan ve yerinde görülmeyen gerekçeyle beraat yerine haksız bir fiile tepki olarak işlendiğinden dolayı, TCK’nın 129/1 maddesi uyarınca ceza vermekten vazgeçilmesine karar verilmesi, kanuna aykırı, katılan vekilinin temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden hükmün bozulmasına, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 16.06.2015 tarihinde oybirliği ile, karar verildi…”
Hukuk Desteği