Kaydileştirme, halihazırda fiziki olarak senet üzerine basılmış olan sermaye piyasası araçlarının sağladığı hak ve nitelikleri karşılayacak şekilde elektronik ortamda kayıtlar oluşturulmasına ilişkin süreçtir. Sermaye piyasası araçlarının fiziki olarak senet üzerine basılması şeklindeki uygulamadan vazgeçilmesinin nedeni, bu uygulamanın doğurduğu risk ve maliyetlerden kaçınmak ve takas/saklama işlemlerinin hızlı ve güvenilir şekilde yürütülmesini sağlamaktır.
Kaydileştirme, 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun (“SerPK”) 13. maddesi ile düzenlenmiştir. Buna göre 28.11.2005 tarihinden itibaren 7 yıl içinde fiziki senet üzerine basılı sermaye piyasası araçlarının Sermaye Piyasası Kurulu’na teslim edilmesi gerektiği, bunların teslimle birlikte hükümsüz hale geleceği, bu süre içinde teslim edilmeyen senetlerin ise artık borsada işlem göremeyeceği, alım/satıma konu olamayacağı ve mülkiyetinin Yatırımcı Tazmin Merkezi’ne (“YTM”) devredileceği, bunlar üzerindeki sınırlı ayni hakların kendiliğinden sona ermiş sayılacağı ve YTM’nin hesabına geçmesinden itibaren 3 ay içinde satılacağı öngörülmüştü. Ancak Anayasa Mahkemesi’nin (“AYM”) 22.10.2015 tarih ve 2015/29 E., 2015/95 K. sayılı kararıyla, SerPK madde 13/4 hükmü, mülkiyet hakkının ihlali gerekçesiyle iptal edilmiştir.
AYM 22.10.2015 T., 2015/29 E., 2015/95 K.; “Sahip olunan sermaye piyasası araçları olarak menkul kıymetler, alacak hakkı niteliğinde olup mülkiyet hakkı kapsamında yer almaktadır. Bu kıymetlerin elde edilmesini, kullanılmasını ve üzerlerindeki hakkı sınırlamaya ya da kaldırmaya yönelik düzenlemeler, mülkiyetten yararlanma ve mülkiyet üzerinde tasarruf etme yetkilerine ilişkin olduğundan, mülkiyet hakkına müdahale niteliği taşır. 20. Menkul kıymetler olarak sermaye piyasası araçlarının kaydileştirme yoluyla elektronik ortamda kaydının tutulması ve kişilerin ellerinde bulunan sermaye piyasası araçlarının teslimini öngören düzenlemelerin, menkul kıymetlerin daha düşük risk ve maliyet ile saklanabilmesi, basım, ihraç, sigorta ve saklama masraflarından tasarruf edilmesi, menkul kıymetlerin sahtecilik, kayıp ve çalınma risklerinden korunması amacıyla tesis edildikleri açıktır. Bu bağlamda, menkul kıymetlerin kaydileştirme yoluyla elektronik ortamda kaydının tutulmasının ve kişilerin ellerinde bulunan sermaye piyasası araçlarının teslimini öngören düzenlemeler ile bazı sınırlamalar getirilmesi meşru temellere dayanmaktadır. 21. Ancak belirtilen meşru temellere rağmen, bireylerin mülkiyet hakkına yapılan müdahale ile bu müdahaleyle güdülen meşru amaç arasında bir orantı bulunması zorunludur. Anayasa’nın 13. maddesi uyarınca mülkiyet hakkı kamu yararı amacıyla, kanunla ve demokratik bir toplumda gerekli olduğu ölçüde sınırlanabilir. Ayrıca getirilen bu sınırlamalar, hakkın özüne dokunamayacağı gibi Anayasa’nın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz … İtiraz konusu kuralın, kişilerin maliki oldukları menkul kıymetler üzerindeki mülkiyet hakkını sınırsız ve süresiz olarak ortadan kaldırması, sermaye piyasalarında alım satım yapacak kişilerin tam bir güvenceye sahip olarak yatırım yapabilmesine olanak tanımaması, kişilerin sahibi oldukları menkul değerler üzerinde rahat, kolay ve güvenli bir şekilde tasarrufta bulunmalarına imkân vermemesi ve aracı kuruluşların iş ve işlemlerinden doğacak zararları tazmine yönelik bir mekanizma öngörmüş olmasına rağmen sermaye piyasalarında işlem yapan kişilerin haklarının kaybı durumunda telafi edici herhangi bir yol veya tazmin mekanizması öngörmemesi nedeniyle kamu yararı ile bireyin hak ve özgürlükleri arasında adil bir denge oluşturamadığından ölçülülük ilkesini ihlal etmektedir. … . Bu yönüyle, aracı kurumlarca katılma belgelerinin geri alımının yapılamayacağını, kayden izlenmeye başladığı tarihi izleyen yedinci yılın sonuna kadar teslim edilmeyen sermaye piyasası araçlarının YTM’ye intikal edeceğini, bunların üzerindeki sınırlı ayni hakların kendiliğinden sona ermiş sayılacağını ve son olarak teslim edilmeyen sermaye piyasası araçlarının YTM’nin hesabına geçmesinden itibaren üç ay içinde satılacağını öngören kuralın, kamu yararı ile bireyin mülkiyet hakkı arasında adil ve makul bir denge gözetmemesi nedeniyle mülkiyet hakkına aykırı olduğu açıktır. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasanın 13. ve 35. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir.”
AYM’nin iptal kararının ardından, 7. yılın bitiminde halen teslim edilmediği için YTM’ye devredilen sermaye piyasası araçlarının akıbetine ilişkin olarak “6362 Sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 13 Üncü Maddesinin Dördüncü Fıkrasının Kısmen İptali Üzerine Yatırımcı Tazmin Merkezi Tarafından Yatırımcılara Yapılacak Ödemelere İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” yayınlanmıştır. Anılan düzenlemeye ilişkin olarak bir sonraki yazımızda detaylı açıklamalarda bulunacağız.
Hukuk Desteği