Fer’i müdahil, davaya taraf olarak katılmayıp ancak hukuki yararı bulunduğu gerekçesiyle davaya taraflardan birinin yanında yardımcı olarak katılan kimsedir. Fer’i müdahale Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (“HMK”) 66. maddesinde “Üçüncü kişi, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, tahkikat sona erinceye kadar, fer’î müdahil olarak davada yer alabilir.” şeklinde tanımlanmıştır.
Fer’i müdahilliğin amacı, davayı yanında katıldığı tarafın lehine sonuçlanmasını sağlamaktır. Fer’i müdahil HMK’nın 67. maddesinde “(1) Müdahale talebinde bulunan üçüncü kişi, yanında katılmak istediği tarafı, müdahale sebebini ve bunun dayanaklarını belirten bir dilekçeyle mahkemeye başvurur. (2) Müdahale dilekçesi, davanın taraflarına tebliğ edilir. Mahkeme, gerekirse taraflarla birlikte üçüncü kişiyi de dinlemek üzere davet eder, gelmeseler dahi müdahale talebi hakkında karar verir.” şeklinde düzenlenmiş olan usule göre müdahale talebinde bulunur ve mahkeme tarafından çağırılır. Müdahil, davaya katıldığı noktadan itibaren davayı takip edebilmekte ve yanında katıldığı tarafın yararına olan iddia ve savunmaları ileri sürebilmektedir.
Müdahil yanında katıldığı tarafın işlem ve açıklamalarına aykırı olmayan her türlü usul işlemlerini yapabilmektedir. HMK madde 69 “(1) Müdahilin de yer aldığı asıl davada hüküm, taraflar hakkında verilir. (2) Fer’î müdahilin, tarafla rücu ilişkisinde, asıl davadaki uyuşmazlık hakkında yanlış karar verildiği iddiası dinlenilmez. Ancak, müdahil, zamanında ihbar yapılmadığı için davaya geç katıldığını veya yanında katıldığı tarafın iddia ve savunma imkânlarını kullanmasını engellediğini ya da kendisince bilinmeyen iddia ve savunma imkânlarının, tarafın ağır kusuru sebebiyle kullanılamadığını belirterek, yanında katıldığı tarafın yargılamayı hatalı yürüttüğünü ileri sürebilir.” hükmünü amirdir. Madde metninden de görüldüğü üzere müdahilin yer aldığı davada hüküm taraflar hakkında verilmektedir. Müdahil, tarafla rücu ilişkisinde asıl davadaki uyuşmazlık hakkında yanlış karar verildiği iddiasını öne sürerse bu karar dinlenilmez ancak müdahil yanında katıldığı tarafın yargılamayı hatalı yürüttüğünü, tarafın ağır kusuru sebebiyle iddia ve savunma imkanlarını kullanamadığını ileri sürebilmektedir.
Aşağıda Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 10.11.14 Tarihli, 2014/14831 Esas, 2014/22290 Karar sayılı yukarıdaki açıklamalarımızla ilgili bir kararını sizlerle paylaşmaktayız.
“…Dava, davacının korkutularak evlenmeye razı edildiği (TMK.md.151) iddiasıyla açılan evlenmenin iptaline ilişkindir. Davaya Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı “davacı yanında” müdahale talebinde bulunmuş, bu talep mahkemece kabul edilmiş, nihai hükümle müdahil bakanlık lehine de vekalet ücreti tayin edilmiştir. Bakanlığın, 6284 sayılı “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun” 20. maddesine dayanan müdahale talebi, asli müdahale değil, fer’i müdahale niteliğindedir. Fer’i müdahil; yanında katıldığı tarafın yararına olan iddia ve savunma vasıtalarını ileri sürebilir (HMK.md.68). Müdahilin yer aldığı asıl davada hüküm taraflar hakkında verilir. Başka bir ifade ile davada, müdahil yararına veya müdahil aleyhine hüküm verilemez. Bunun sonucu olarak, müdahil kendisini vekille temsil ettirmiş olsa bile, müdahil lehine vekalet ücretine hükmolunamaz. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 328. maddesinde yer alan düzenleme müdahale giderlerine ilişkin olup, kanun gereğince takdir olunacak vekalet ücretini kapsamaz. Bu husus nazara alınmadan, fer’i müdahil Bakanlık yararına vekalet ücretine hükmedilmesi doğru bulunmamıştır.”
Hukuk Desteği