İşletilen motorlu aracın neden olduğu zarardan dolayı sorumluluk, Karayolları Trafik Kanunu’nun (“KTK”) “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvan veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüs sahibi doğan bu zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olur.” şeklindeki 85. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan maddede yer alan sorumluluğun, kusursuz sorumluluk türlerinden biri olan tehlike sorumluluğu olması nedeniyle; araç işletenin ve teşebbüs sahibinin, bu zararlardan dolayı sorumlu tutulabilmeleri için kusurlu olmaları aranmamaktadır. Ancak takdir edileceği gibi bu sorumluluğun, araç işletene ve teşebbüs sahibine yükletilebilmesi için belli şartların gerçekleşmesi aranmaktadır. Aranan şartlar şu şekilde sıralanmaktadır;
- Bahsi geçirilen maddenin uygulama alanı bulabilmesi için zararın, kamunun yararlanmasına açık olan arazi şeridi, köprü ve alanlar olarak tanımlanan karayolunda meydana gelmesi gerekmektedir. (Ayrıca karayolu dışında kalan, ancak kamunun yaralanmasına açık olan bahçe, park yeri, akaryakıt istasyonları gibi bölgelerde meydana gelen zararlar Kanun kapsamına dahil edilirken; özel mülkiyete tabi araziler içerisinde meydana gelen zararlarda KTK uygulama alanı bulmaz.)
- Ayrıca yine bu sorumluluğa gidilebilmesi için, zararın sadece motorlu araçların aracılığıyla ve bu araçların işletilmesi sırasında (Aracın işletilmesinden maksat, aracın hareket halinde olmasıdır. Eklemek gerekir ki freni boşaldığı için hareket halinde olan aracın işletildiği söylenemez.) meydana gelmesi gerekmektedir. Örneğin insan ve/veya hayvan tarafından çekilen araçlar ya da bisikletler tarafından meydana getirilen zararlarda, KTK’nin 85. maddesinin uygulanması mümkün değildir.
- Son olarak alıntılan maddeden de açıkça anlaşılacağı gibi, işletilen motorlu aracın neden olduğu zarar; bir kişinin ölmesi, yaralanması ve/veya bir mal varlığının zarar görmesi şeklinde olmalıdır.
Açıklanan sorumluluk türünün kusursuz sorumluluk olması nedeniyle, tazminatın belirlenmesinde kusurun ağırlık derecesi etkili olmasa da; işletenin ve bağlı olduğu teşebbüs sahibin ağır kusurlu olması, -bu kişilerin- mağdurun ve/veya üçüncü kişinin kusuruna ya da mücbir sebebe dayanarak üzerlerinden sorumluluğu kaldırmalarına engel olmaktadır.
Son olarak KTK m.109’a göre motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler; zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak on yıl içerisinde zamanaşımına uğramaktadır. Ancak davanın, cezayı gerektiren bir fiilden doğması ve bu fiil için de Türk Ceza Kanunu (“TCK”) kapsamında daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörülmesi halinde bu süre, KTK m.85’ten doğacak olan davalar için de geçerli olmaktadır.
Hukuk Desteği