Kişinin birden fazla suç geçmişinin olduğu ve bunu alışkanlık haline getirdiği durumlarda ceza, suçta tekerrür ilkelerine göre belirlenmektedir. Tekerrüre düşen suçlu üzerinde ilgili hükmün uygulanması için, önceki cezaların kesinleştirilmesi yeterlidir. Başka bir deyişle; kişinin cezasının tekerrür hükümlerine göre verilebilmesi için, önceki cezanın infaz süresinin sona ermesi gerekli görülmemektedir. Önemle belirtmek gerekir ki; cezası diğer yaptırım türlerine (hükmün açıklanmasının geri bırakılması vb.) dönüştürülmüş ya da kişi üzerinde sadece güvenlik tedbiri yaptırımı uygulanmasına karar verilen kişiler üzerinde, suçta tekerrür ilkelerinin uygulanması mümkün değildir; erteleme kararı bu uygulama imkansızlığına dahil edilmemektedir. Bu açıklananlarla beraber tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için, Türk Ceza Kanunu (“TCK”) madde 58’deki şartların gerçekleşmiş olması gerekmektedir.
Öncelikle belirtelim tekerrür hükümlerinin uygulanması için kanun, suçlar arasında bir benzerlik ve illiyet bağının olmasını aramamaktadır. Bununla birlikte kanun, taksirle işlenen suçtan sonra yeni suçun da taksirle işlenmesini, kasten işlenen suçtan sonra da yine yeni suçun kast unsurunu barındırmasını ise aramaktadır. Bir başka deyişle kastla işlenen bir suçtan sonra taksirli suçun işlenmesi, suçluya tekerrür hükümlerinin uygulanması şartını sağlamamaktadır. Bir örnek vermek gerekirse; askeri suçlar kapsamında tekerrür hükümlerinin uygulanması için, ikinci ve ardındaki suçların da askeri suç niteliğinde olması gerekmektedir.
Yine kişiler üzerinde Türkiye harici bir mahkemede hüküm kurulduğunda; ilk suç yağma, kıymetli damgada sahtecilik, kasten öldürme ve yaralama, dolandırıcılık, uyuşturucu madde imal ve ticareti suçlarından biri değilse, yeni işlenen suçun hükmü kurulurken TCK madde 58/4’e göre tekerrür hükümleri esas alınmamaktadır. Ayrıca ilk işlediği suç sırasında on sekiz yaşını doldurmamış kişiler üzerinde de, tekerrür ilkelerinin uygulanması mümkün değildir.
Bilindiği ve bizim de birçok yazımızda bahsettiğimiz gibi, çoğu hukuki işlemin uygulanmasıyla hakların kullanılması için kanunlarda belirli süreler öngörülmektedir. Tekerrür hükümlerinin uygulamasında en önemli şartlardan biri olan hak düşürücü süreyse, TCK madde 58/2’de “Tekerrür hükümleri, önceden işlenen suçtan dolayı; a) Beş yıldan fazla süreyle hapis cezasına mahkûmiyet halinde, bu cezanın infaz edildiği tarihten itibaren beş yıl, b) Beş yıl veya daha az süreli hapis ya da adlî para cezasına mahkûmiyet halinde, bu cezanın infaz edildiği tarihten itibaren üç yıl, geçtikten sonra işlenen suçlar dolayısıyla uygulanmaz.” şeklinde düzenlenmiştir.
Son olarak kişinin işlediği suç nedeniyle, adli para cezası ya da hapis cezası arasında seçimlik suç öngörülmüş ve kişi üzerinde tekerrür hükümleri de uygulanıyorsa, hüküm kurulurken adli para cezasının seçilmesi mümkün değildir.
Suçta tekerrür hükümlerinin uygulamasının daha net anlaşılması adına, ilgili bazı Yargıtay kararları alıntılamaktayız;
Yargıtay 18. Ceza Dairesi, 02.11.2017 T., 2015/40486 E., 2017/12322 K.; “…Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir; Ancak; 1- ) Sanığın, kendisi hakkında haciz işlemi başlatan avukat olan katılana karşı telefon ederek söylediği kabul edilen “Savcılığa ver de sana gösteririm, seni yok edeceğim, sen dur geliyorum, haciz göndermesini biliyorsun, senle görüşeceğiz” biçimindeki sözlerinin, TCK’nın 265/2. maddesinde düzenlenen görevi yaptırmamak için direnme suçunu oluşturacağı gözetilmeden, suçun niteliğinin belirlenmesinde yanılgıya düşülerek tehdit suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi, 2-) TCK’nın 43/1. maddesinin uygulanabilmesi için, bir suç işleme kararıyla, değişik zamanlarda aynı kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi gerektiği, sanığın katılanı ikinci defa aradığında söylediği sözlerin direnme suçunun tehdit unsurunu oluşturduğu anlaşılmasına karşın, sanık hakkında hakaret suçundan TCK’nın 43/1. maddesi uygulanarak fazla ceza tayini, 3- )Adli sicil kaydına göre mükerrir olan sanık hakkında, seçimlik ceza öngören suçlarda hapis cezasının tercih edilmesi zorunluluğu gözetilmeden, hakaret suçundan adli para cezası seçilmek suretiyle TCK’nın 58/3. maddesine aykırı davranılması, Sonuç: Kanuna aykırı, sanık ve katılanın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye uygun olarak hükmün bozulmasına, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 02.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”
Yargıtay 4. Ceza Dairesi, 20.03.2017 T., 2014/16384 E., 2017/8491 K.; “Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; 1-)Sanığın adli sicil kaydının hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karardan ibaret olması karşısında, TCK’nın 58.maddesinin uygulanamayacağının ve bu sebeple de hakaret suçundan ceza belirlenirken seçimlik cezalardan hapis cezasının seçilmesine dayanak olamayacağının gözetilmemesi, … Bozmayı gerektirmiş …”
Hukuk Desteği