GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇU

Güveni kötüye kullanma suçu yüz kızartıcı suçlar (Lütfen bkz…) arasında yer almakta olup 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (“TCK”) 155. maddesinde düzenlenmiştir. TCK madde 155 “Başkasına ait olup da, muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyedliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyedliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan veya bu devir olgusunu inkar eden kişi, şikayet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi halinde, bir yıldan yedi yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.” hükmünü amirdir. Madde metnine bakıldığında suçun seçimlik hareketlerle işlenebileceği görülmektedir.

Suç, zilyetliğin devir amacı dışında kullanılması şeklinde basit güveni kötüye kullanma, hizmet ilişkisi nedeniyle güveni kötüye kullanma, meslek veya sanat nedeniyle güveni kötüye kullanma, ticaret ilişkisi sebebiyle güveni kötüye kullanma ya da başkasının mallarını yönetmek yetkisi çerçevesinde tevdi ve teslim edilen mallar ile ilgili güveni kötüye kullanma şeklindeki seçimlik hareketlerle işlenebilen bir suçtur.

Madde metnini inceleyecek olursak, mal failin mülkiyetinde değil bir başkasının mülkiyetinde olmalıdır. Zilyetlik, faile özgür irade içerisinde verilmiş olmalıdır. Suçun basit şekli şikayete tabi olup şikayet süresi, suçun işlenildiği ve failinin öğrenildiği tarihten itibaren 6 aydır. Suçun nitelikli hali ise şikayete bağlı değildir ve 15 yıllık bir dava zamanaşımı süresi mevcuttur.

“… Sanık, belediyede çalışmaktadır. Emlak vergilerini ödeyen bölümde çalıştığını söyleyerek şikayetçiden para almasına rağmen, aldığı parayı emlak vergisi için yatırmamış, kendisine mal edinmiştir. Belediyeden gelen cevabi yazıda sanığın emlak vergilerinin ödendiği departmanda değil başka bir departmanda görevli olduğu ve para tahsil yetkisi bulunmadığı açıklanmıştır. Sanık, suç teşkil eden eylemi kişisel güvene veya tanışıklığa dayalı olarak işleseydi suçun basit hali meydana gelirdi. Ancak, şikayetçi sanık ile çalıştığı yer arasındaki hizmet ilişkisine güvenerek para verdiğinden, TCK 155/2 maddesinde düzenlenen hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu meydana gelir.” (Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2014/6812 E., 2015/7609 K.)

“… Muhasebecinin yanında çalışan sanık, sigorta primlerini yatırmak üzere para veren müşterinin parasını ilgili kuruma yatırmayarak mal edinmiştir. Serbest muhasebecilerin 3568 sayılı Kanun’un 2. maddesinde belirtilen görevleri arasında sigorta primi veya vergi borcu yatırmak yoktur. Muhasebecinin yanında çalışan sanığın da böyle bir yetkisi yoktur. Sanığın eylemi yanında çalıştığı kişiye karşı değil, üçüncü kişi olan müşteriye karşıdır. Bu nedenle, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu değil, TCK 155/1 maddesinde düzenlenen basit güveni kötüye kullanma suçu meydana gelir.” (Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2012/21614 E., 2014/13164 K.)

“…Sanık, Tarım Kredi Kooperatifinde yetkili memur olarak çalışırken kredi kullanan üyelerden topladığı parayı kendi kişisel hesabına geçirmiştir. Sanığın fiili, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma değil, zimmet suçunu oluşturur.” (Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2012/6626 E.,  2012/10286 K.)

Hukuk Desteği

https://hukukdestegi.com/tr/2019/06/03/yuz-kizartici-suclar/
https://hukukdestegi.com/tr/2017/06/14/memurluktan-cikarma/

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir