ÖLÜME BAĞLI TASARRUFLARDA EHLİYET

Ölüme bağlı tasarruflar, maddi ve şekli anlamda ölüme bağlı tasarruflar olmak üzere iki ana başlık altında toplanmaktadır. Maddi anlamda ölüme bağlı tasarruflar, mirasbırakanın ölümünden sonra ifa edilmesini emrettiği arzularını ifade ederken; şekli anlamda ölüme bağlı tasarruflar, bu arzuların yer aldığı kalıplardır. Şekli anlamda ölüme bağlı tasarruf olarak ifade edilen kalıplar, miras sözleşmesi ve vasiyetname olmak üzere sınırlı sayıda Türk Medeni Kanunu (“TMK”) kapsamında düzenlenmektedir. Miras hukukunun katı şekilciliği nedeniyle bahsi geçirilen iki kalıbın dışında, yeni bir şekli anlamda ölüme bağlı tasarrufun meydana getirilmesi mümkün olmadığı gibi hem miras sözleşmesinin hem de vasiyetnamenin özelliklerini taşıyan karma bir ölüme bağlı tasarrufun yapılması da mümkün değildir.

Şekli anlamda ölüme bağlı tasarruf yapma ehliyeti; vasiyetnameler için TMK m.502’de, miras sözleşmeleri için TMK m.503’te hüküm altına alınmıştır.

TMK m.502’ye göre, bir kimsenin ehliyet yönünden iptal tehdidiyle karşılaşmayan vasiyetname meydana getirebilmesi için, hem on beş yaşını doldurmuş olması hem de ayırt etme gücüne sahip olması gerekmektedir. Vasiyetname yapmak için getirilen bu iki şartla birlikte, genel işlem yapma ehliyeti kurallarından farklı bir düzenleme yapıldığı görülmektedir. Özellikle vasiyetname yapabilmek için gerekli olan yaşın, on beş yaşına kadar geriletilmesinin sebebinin; hem vasiyetname yapabilme hakkının mutlak anlamda kişiye sıkı sıkıya bağlı olması hem de yapılan vasiyetnamenin tek taraflı bir tasarrufla, ölüm anına kadar her zaman serbestçe geri alınabilmesi olduğu düşünülmektedir.

Miras sözleşmesi yapılabilmesi için aranan ehliyet şartlarını düzenleyen TMK’nin “Miras sözleşmesi yapabilmek için ayırt etme gücüne sahip ve ergin olmak, kısıtlı bulunmamak gerekir.” şeklindeki 503. maddesine bakıldığında, esas olarak genel işlem ehliyetinin miras sözleşmesi için de arandığı görülmektedir. Vasiyetname yapabilme ehliyetinden farklı olarak miras sözleşmesinin yapılabilmesi için -miras sözleşmesi yapabilme hakkının da mutlak anlamda kişiye sıkı sıkıya bağlı olmasına rağmen- tam ehliyet şartının aranmasının en önemli sebebi, mirasbırakanın tek taraflı tasarrufla miras sözleşmesinden dönme imkanının bulunmamasıdır. Ayrıca burada dikkat edilmesi gereken diğer bir husus, alıntılanan maddede aranan şartların, lehine tasarrufta bulunulan kişi için değil yalnızca mirasbırakan için arandığıdır. Miras sözleşmesiyle lehine tasarrufta bulunulan kişi için genel ehliyet kuralları haricinde özel bir düzenleme bulunmamaktadır.

Son olarak; yukarıda her iki ölüme bağlı tasarruf şekli için de öngörülen ehliyet şartlarının sağlanmaması halinde, tasarruf kendiliğinden mutlak butlanla yahut yoklukla sakat olmasa da, TMK’nin 557. maddesinde yer alan “…tasarruf mirasbırakanın tasarruf ehliyeti bulunmadığı bir sırada yapılmışsa…” şeklindeki hüküm nedeniyle iptal tehdidiyle karşı karşıya kalacaktır. Ayrıca her iki ölüme bağlı tasarruf için de aranan şartların tasarruf yapılırken bulunması gerektiği, tasarruf yapıldıktan sonra yerine gelen şartların tasarrufu canlandırmayacağı unutulmamalıdır.

Hukuk Desteği

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir