Kelime olarak bir işi yapma, meydana getirme anlamına gelen ifa; hukuken borç ilişkisinin konusunu meydana getiren edimin, borçlu tarafından -alacaklıya karşı- belirlenen koşullara uygun olarak yerine getirilmesi anlamını taşımaktadır.
Bazı durumlarda borçlunun tek başına ifayı yerine getirmesi mümkün olmamaktadır ve bu hallerde borçlu, ifayı yerine getirmek için ifa yardımcısı kullanmaya başvurmaktadır. İfa yardımcısının kullanılabilmesi için, edimin ifası borçlunun şahsına bağlı olmamalıdır. Bahsi geçirilen ifa yardımcısının eyleminden doğan sorumluluk, Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) yardımcı kişilerin eylemlerinden doğan sorumluluk başlıklı “Borçlu, borcun ifasını veya bir borç ilişkisinden doğan hakkın kullanılmasını, birlikte yaşadığı kişiler ya da yanında çalışanlar gibi yardımcılarına kanuna uygun surette bırakmış olsa bile, onların işi yürüttükleri sırada diğer tarafa verdikleri zararı gidermekle yükümlüdür. Yardımcı kişilerin fiilinden doğan sorumluluk, önceden yapılan bir anlaşmayla tamamen veya kısmen kaldırılabilir. Uzmanlığı gerektiren bir hizmet, meslek veya sanat, ancak kanun veya yetkili makamlar tarafından verilen izinle yürütülebiliyorsa, borçlunun yardımcı kişilerin fiillerinden sorumlu olmayacağına ilişkin anlaşma kesin olarak hükümsüzdür.” şeklindeki 116. maddesinde hüküm altına alınmıştır.
Alıntılanan hükümde asıl borçlunun kusurundan hiç söz edilmediği için ifa yardımcısının fiilinden sorumluluk, esas olarak kusursuz sorumluluk türü kabul edilmektedir. Bu sorumluluk türünün kusursuz sorumluluk olarak nitelendirilmesinin bir sebebi de; borçlunun, ifa yardımcısı kullanarak alacaklının zarar görme riskini arttırmış olmasıdır. Ayrıca ifaya katılan kişi sayısı arttıkça, ifa anında bir zarar meydana geldiğinde alacaklının, gerçek faili bulması da zorlaşmaktadır.
TBK’nin 116. maddesi kapsamında borçlunun, ifaya yardımcı kişilerin eylemlerinden sorumlu olabilmesi için bazı şartların gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu şartları sıralamak gerekirse, öncelikle takdir edileceği gibi, borçluyla zarar veren arasında bir borç ilişkisinin bulunması gerekmektedir. Belirtilen borç ilişkisinde, tarafların birbirlerini tanıması gerekmediği gibi borç ilişkisi açık veya örtülü olarak da kurulabilmektedir. Diğer bir şartsa, borçlunun ifa yardımcısından, ilgili borç ilişkisinden doğan bir borcun yerine getirilmesi ya da hakkın kullanılması amacıyla faydalanması kuralıdır. Başka bir deyişle yardımcı kişi, borçlunun bilgisi ve iradesi dahilinde borçluya ait bir yükümlülüğü ifa eden ve/veya ifa faaliyetlerine katılan üçüncü kişi olmak zorundadır. Bunların yanında tabii ki zararla fiilin arasında illiyet (nedensellik) bağının bulunması, zararın ifa sırasında meydana gelmesi gibi şartlar da aranmaktadır.
Son olarak borçlunun bu sorumluluktan kurtulabilmesi için ya zararla ifa yardımcısının fiili arasında illiyet bağının olmadığını ispatlaması ya da sözleşme serbestisi çerçevesinde, taraflar arasında yapılacak sözleşmeye, borçlunun ifa yardımcısının fiilinden sorumlu tutulmayacağına dair kayıt konulması gerekmektedir. Ancak sözleşmeye konulan bu şerh, edimin ifa edilmesinin uzmanlık gerektiren alanlara dahil olması sonucunda kesin hükümsüz olmaktadır.
Hukuk Desteği