Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine taraf ülkeler, Sözleşmeye taraf olmakla bunun doğal bir sonucu olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (“AİHM”) kararlarına uymayı kabul etmiş olurlar. Taraf devletler için bağlayıcılık kararların kesinleşmiş olmasına bağlıdır.
Uygulama aşamasına gelindiğinde ise AİHM müdahaleci bir davranış sergilemez, aykırılığın tespitini gerçekleştirdikten sonra kararların icrasınının takibini Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne bırakır. Bu takip ve sonuçları bilindiği gibi herhangi bir mercii tarafından yaptırıma bağlanmış değildir. Söz konusu kontrol başka bir deyişle “yerine getir baskısı”, siyasi bir baskıdır.
Bu doğrultuda siyasi bir organ olan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi kararların icrasının denetimini yapacaktır. Denetim kapsamında dört ana başlık takibe alınır. Bunlar;
- Söz konusu karar ile bir tazminata hükmedilmişse, tazminat miktarının karar tarihinden itibaren 3 ay içinde başvurucuya ödenip ödenmediği;
- Söz konusu ihlalin tekrarlanmaması için iç hukukta gerekli yasal ve idari değişikliklerin yapılıp yapılmadığı;
- Söz konusu tazminatın ödenmesinin yanında taraf devletin, mümkün olduğu kadar başvurucunun mağduriyetinin giderilmesini sağlayıp sağlayamadığı;
- Söz konusu kararın gereklerini uygulayacak olan kamu görevlilerinin gerekli eğitimden geçirilip geçirilmediğinin;
denetim kapsamında takibe alınmasından ibarettir.
Davalı devlet gerekli önlemleri yerine getirene kadar dava Bakanlar Komitesi’nin gündeminde kalır. Komite’nin dosyayı kapatması, davalı devlet tarafından alınan önlemlerin yeterli olduğuna ikna olmasına bağlıdır. Aksi halde Komite ara kararlar vererek ilgili devlete baskı uygulama olanağına sahiptir. Ancak daha önce açıkladığımız üzere bahsedilen baskı siyasi bir baskıdan ibarettir. Şimdiye kadar hiç uygulanmamış olmasının yanında kararın icra edilmemesi halinde uygulanabilecek en ağır yaptırım davalı devletin Avrupa Konseyi üyeliğinin askıya alınması olacaktır.
Hukuk Desteği