Kişisel verilerin korunması, hem gerçek hem tüzel kişileri belirlenebilir kılan, teşhisi kolaylaştıran, bu kişilere özgü ve hususi bilgilerin hukuki manada korunması anlamına gelmektedir. Kişisel verilerin korunmasını amaçlayan “Elektronik Haberleşme Sektöründe Kişisel Verilerin İşlenmesi ve Gizliliğinin Korunması Hakkında Yönetmelik”’ten başka Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı gündemdeydi. Tasarı, TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaştı.
Kişisel verilerin saklanması ve gizliliğini ele alan, Kişisel Verilerin Korunması Yasası’nda kişisel veri kavramı “belirli veya kimliği belirlenebilir gerçek ve tüzel kişilere ilişkin bütün bilgiler” şeklinde ifade edilmiştir. Şu halde kişisel veri kavramını salt ad, soyad, doğum yeri, doğum tarihi gibi kişilerin tanınmasına yarar sağlayan bilgilerden ibaret olmadığı, bunların yanında kişilerin fiziksel, sosyal, kültürel, ekonomik, psikolojik… tüm bilgileri kapsadığının kabulü gerekmektedir.
Avrupa Birliği ilkeleri dikkate alınarak hazırlanan Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nda amaç “kişisel verilerin işlenmesinde başta özel hayatın gizliliği olmak üzere kişilerin temel hak ve özgürlüklerini korumak ve kişisel verileri işleyen gerçek ve tüzel kişilerin yükümlülükleri ile uyacakları usul ve esasları düzenlemek” şeklinde belirlenmiştir. Bu itibarla kişisel verilerin; hukuka ve dürüstlük kuralına uygun şekilde ilgili kişinin rızasına dayalı olarak muhafaza edilmesi, muhafaza edildiği süreçte amacıyla bağlantılı, yeterli ve orantılı olması, doğru olması ve gerektiğinde güncellenmesi, kişisel veri sahibi şahısların kimliklerini gerçek bir şekilde gerekli olan süre kadar elde bulundurulması önem itfa edecek, kişilerin ırkı, etnik kökeni, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini, mezhebi, kılık ve kıyafeti, dernek, vakıf ya da sendika üyeliği, sağlığı, cinsel hayatı, özel nitelikli kişisel veri sayılacaktır.
Hukuk Desteği