Yürütmenin durdurulması, idari yargıda açılacak iptal davalarında davacının istemi üzerine, mahkemenin nihai kararı vermesinden önce verilen, söz konusu idari işlem veya yargı kararının dava sonuçlanıncaya kadar uygulanmasını erteleyen tedbir niteliğinde bir karardır. Dayanağını öncelikle Anayasa’dan alan yürütmenin durdurulması müessesesi, Danıştay ve İdare Mahkemelerinde dava açılmasının ilgili idari işlemin yürütülmesini durdurmak için yeterli olmaması açısından, hukuk devleti olmanın bir gereği olarak, oldukça önemlidir.
Danıştay ve İdare Mahkemelerinin yürütmenin durdurulması kararını verebilmeleri için 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27. maddesinde düzenlenen birtakım şartların gerçekleşmesi gerekmektedir:
– İdari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararlar doğacak olmalı ve idari işlem açıkça hukuka aykırı olmalıdır.
– Davalı idarenin savunması alınmalı veya savunma süresi geçmiş olmalıdır (Uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlem söz konusuysa, savunması daha sonra alındığında yeniden karar vermek üzere, idarenin savunması alınmaksızın da yürütmenin durdurulması kararı verilebilir)
– Yürütmenin durdurulması kararlarında idari işlemin hukuka aykırı olmasına ilişkin gerekçeler ve işlemin uygulanması halinde doğacak telafisi güç veya imkansız zararlar belirtilmelidir.
Yürütmenin durdurulmasına ilişkin verilen kararlar, Danıştay Dava Dairelerince verilmişse İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurulları’na, Bölge İdare Mahkemesi tarafından verilmişse en yakın Bölge İdare Mahkemesi’ne, İdare ve Vergi Mahkemeleri ile tek hakim tarafından verilmişse Bölge İdare Mahkemesi’ne, kararın tebliğini izleyen günden itibaren yedi gün içinde bir defaya mahsus olmak üzere itiraz edilebilmektedir. İtiraz edilen merciler, dosyanın kendisine gelişinden itibaren yedi gün içinde karar vermek zorundadır. İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir.
Hukuk Desteği