Unutulma hakkı; kişilerin ve kurumların, elektronik ağlar üzerinde kendi adlarıyla arama yapıldığında ortaya çıkan bilgi, belge, fotoğraf gibi bilgilere, zamanın geçmesiyle birlikte artık yer verilmemesini isteme hakkı olarak tanımlanabilir.
Kökeni bir asır öncesine kadar dayanan unutulma hakkı, Avrupa’da eski hükümlülerin işledikleri suçların belli bir zaman geçmesiyle birlikte artık sosyal hayatta karşılarına çıkmamasını istemeleri sonucu doğmuş olup, günümüzde internet kullanımının günlük hayatta yaygınlaşmasıyla birlikte boyut değiştirmiştir.
Türk Hukuku’nda unutulma hakkına ilişkin henüz bir yazılı düzenleme bulunmasa da, Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi tarafından verilen kararlar doğrultusunda, hukuk düzenimizde unutulma hakkının tanınması sağlanmıştır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun unutulma hakkına ilişkin verdiği bir karar aşağıda alıntılanmıştır.
Yargıtay HGK E. 2014/456, K. 2015/1679, “…unutulma hakkı ve bununla ilişkili olan gerektiği ölçüde ve en kısa süreliğine kişisel verilerin depolanması veya tutulması konuları, aslında kişisel verilerin korunması hakkının çatısını oluşturmaktadır. Her iki hakkın temelinde bireyin kişisel verileri üzerinde serbestçe tasarruf edebilmesini, geçmişin engeline takılmaksızın geleceğe yönelik plan yapabilmesini, kişisel verilerin kişi aleyhine kullanılmasının engellenmesini sağlamak yatmaktadır. Unutulma hakkı ile geçmişinde kendi iradesi ile veya üçüncü kişinin neden olduğu bir olay nedeni ile kişinin geleceğinin olumsuz bir şekilde etkilenmesinin engellenmesi sağlanmaktadır. Bireyin geçmişinde yaşadığı olumsuz etkilerden kurtularak geleceğini şekillendirebilmesi bireyin yararına olduğu gibi toplumun kalitesinin gelişmişlik seviyesinin yükselmesine etkisi de tartışılmazdır. Unutulma hakkı; üstün bir kamu yararı olmadığı sürece, dijital hafızada yer alan geçmişte yaşanılan olumsuz olayların bir süre sonra unutulmasını, başkalarının bilmesini istemediği kişisel verilerin silinmesini ve yayılmasının önlemesini isteme hakkı olarak ifade edilebilir…”
Hukuk Desteği