TUTUKLAMA

Bir suçun işlendiği ihtimalinin çok güçlü olduğu durumlarda; şüpheyi doğuran suçla bağlantılı olarak başka oluşabilecek zararları önlemek, hem soruşturma hem de soruşturmadan sonra suç eyleminin gerçekleştiğine kanaat getirilirse kovuşturma aşamasını hızlandırmak için kullanılan kanunun öngördüğü tedbirlere güvenlik tedbiri denilmektedir. Bu tedbirler, Ceza Muhakemeleri Kanunu (“CMK”) içerisinde; yakalama, göz altına alma, tutuklama, adli kontrol, zorla getirme, […]

Devamını Oku

DELİLLERİN HAKİMİN HUZURUNDA TARTIŞILMASI

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (“CMK”) 217. Maddesi “(1) Hâkim, kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabilir. Bu deliller hâkimin vicdanî kanaatiyle serbestçe takdir edilir. (2) Yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir.” hükmünü amirdir. Madde metninde de belirtildiği üzere hakim karar verirken, bu kararını duruşmaya getirilmiş ve huzurunda […]

Devamını Oku

BİLİRKİŞİNİN KENDİSİNE VERİLEN GÖREV DIŞINA ÇIKAMAMASI

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (“HMK”) 266. maddesi “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz.” hükmünü amirdir. Madde metninde “özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde” şeklinde […]

Devamını Oku

YENİ İHTİSAS MAHKEMELERİ

Hukuk uygulamasındaki aksaklıklardan biri de şüphesiz, özelleşmiş ihtisas mahkemelerinin çözmesi gereken ihtilafların genel mahkemelerde çözüme kavuşturulmaya çalışılmasıdır. Bu konu; uzmanlık gerektiren, benzer özellikteki uyuşmazlıkları gördüğü için bilgi birikimi ve tecrübesiyle ihtilafa en doğru yaklaşımı sunması mümkün olan mahkemeler eliyle ancak sorun olmaktan çıkacağından; bu yazımızda siz değerli okuyucularımıza çok yeni bir gelişmeyi aktarmak istedik. Hakimler […]

Devamını Oku

İSPAT YÜKÜ VE TÜRLERİ

Tarafların iddia veya savunmalarına dayanak gösterdikleri ve mahkemenin hüküm kurmasında etkili olacak olgulardan hangisinin yargılamanın hangi tarafınca ispat edileceği hususuna ispat yükü denmektedir. İspat yükü kavramı, objektif ispat yükü ve sübjektif ispat yükü olarak iki farklı ayrımda incelenmektedir. Objektif ispat yükü, vakıanın ispat edilememesi halinde, ispat yükü üzerine düşen ancak bu yükümünü yerine getiremeyen taraf aleyhine hüküm verilmesi […]

Devamını Oku

SANIK DİĞER BİR SANIK ALEYHİNE KANUN YOLUNA BAŞVURABİLİR Mİ?

Bir ceza yargılamasında bir veya birden fazla sanık olup; bu kişi ya da kişiler hakkında ilgili ceza mahkemesi tarafından birbirinden farklı kararlar verilebilir. Bir sanığın suçlu bulunması diğer sanık üzerindeki suç şüphesini kaldırabileceği, bir başka deyişle sanıkların suç ve ceza durumları birbirleriyle ilişkili olabileceği gibi birbirlerinden tamamen bağımsız da olabilecektir. İşte özellikle anılan birinci durumda, […]

Devamını Oku

TÜRK CEZA KANUNU’NDA DAVA ZAMANAŞIMI

Suçun işlenip bittiği tarihten itibaren kanun koyucunun belirlemiş olduğu sürelerin geçmesiyle birlikte henüz dava açılmamışsa veya dava açılmış olmasına rağmen kanuni süre içerisinde dava sonuçlandırılmamışsa, dava zamanaşımının varlığından bahsedilir. Dava zamanaşımı; devletin cezalandırma hakkından vazgeçmesi ve ceza davasının düşmesi sonuçlarını doğuracaktır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (“TCK”) 66. maddesinin “Kanunda başka türlü yazılmış olan haller […]

Devamını Oku