Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (“HMK”) 94. maddesinde “Kanunun belirlediği süreler kesindir. Hâkim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Bu takdirde hâkim, tayin ettiği kesin süreye konu olan işlemi hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklar ve süreye uyulmamasının hukuki sonuçlarını açıkça tutanağa geçirerek ihtar eder. Kesin olduğu belirtilmeyen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir; bu […]
Etiket: Medeni Usul Hukuku
6100 SAYILI HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU KAPSAMINDA İLK DERECE YARGILAMASINDA SONRADAN DELİL GÖSTERME
Bir önceki yazımızda Hukuk Muhakemeleri Kanunu md. 145 kapsamında sonradan delil göstermeden bahsetmiştik. Bu yazımızda, sonradan delil göstermeye ilişkin diğer hallerden bahsedeceğiz. ISLAH YOLUYLA SONRADAN DELİL GÖSTERİLMESİ Teksif ilkesi kapsamında taraflar, iddia ve savunmalarını belirli bir usul kesitine kadar ileri sürebilmektedir. Islah kurumu, iddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağının bir istisnasıdır. Bu husus, HMK […]
İSPAT YÜKÜ VE HAYATIN OLAĞAN AKIŞINA AYKIRILIK KRİTERİ – VI
Bir önceki yazımızda iş yargısında hayatın olağan akışına aykırılık kriterinin uygulandığı Yargıtay kararlarından bahsetmiştik (Lütfen bkz…) Bu yazımızda diğer karar örneklerinden söz edeceğiz. Hayatın olağan akışına uygunluk kriterini oldukça geniş bir alanda uygulayan Yargıtay’ın, bu kriteri uygulamasına aşağıdaki örnekler de verilebilir: Yargıtay bir kararında[1]; “Davacı kadın dava konusu edilen ziynet eşyasının davalıda kaldığını ileri sürmüş, […]
FER’İ MÜDAHİL
Fer’i müdahil, davaya taraf olarak katılmayıp ancak hukuki yararı bulunduğu gerekçesiyle davaya taraflardan birinin yanında yardımcı olarak katılan kimsedir. Fer’i müdahale Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (“HMK”) 66. maddesinde “Üçüncü kişi, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, tahkikat sona erinceye kadar, fer’î müdahil olarak davada yer alabilir.” şeklinde tanımlanmıştır. Fer’i müdahilliğin […]
BİLİRKİŞİNİN KENDİSİNE VERİLEN GÖREV DIŞINA ÇIKAMAMASI
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (“HMK”) 266. maddesi “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz.” hükmünü amirdir. Madde metninde “özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde” şeklinde […]
DAVA AÇILMASININ USUL HUKUKU YÖNÜNDEN SONUÇLARI
Dava açılmasıyla hem maddi hukuk hem de usul hukuku bakımından birtakım sonuçların hasıl olduğunu öncelikle belirtelim. Maddi hukuk alanında doğan sonuçların neler olduğunu bir başka çalışmamızda açıklamıştık, okumanızı öneririz. (Bkz: …) Dava açılmasının usul hukuku yönünden ortaya çıkardığı önemli sonuçları ele alırsak; Mahkemenin davayı inceleyip (usulden ret ya da esastan kabul/ret şeklinde) karara bağlaması gerekmektedir. […]
İSPAT YÜKÜ VE HAYATIN OLAĞAN AKIŞINA AYKIRILIK KRİTERİ – IV
Av. Yasemin ÇORAK & Av. Sevcen CAN Bir önceki yazımızda hayatın olağan akışına aykırılık kriterinin ispat yüküne etkisine ilişkin Yargıtay kararlarından örnekler vermeye başlamıştık (Lütfen bkz…). Bu yazımızda taraf iradelerinin yorumlanması noktasında hayatın olağan akışına aykırılık kriterinin uygulandığı diğer karar örneklerinden bahsedeceğiz. Yargıtay, özellikle irade sakatlığı iddialarında, ihtilafın doğduğu sözleşmelerde tarafların iradelerinin yorumlanmasında da hayatın […]