KÜRTAJ SUÇ MUDUR?

pregnancy abortion ile ilgili görsel sonucuGebeliğin sonlandırılması diğer bir değişle kürtaj; sağlık, tıp etiği, hukuk, din ve felsefe gibi birçok alanda tartışılagelmiştir. Bu tartışmaları bugünkü konumuzun dışında bırakıp kürtajı ceza hukuku boyutunda suç teşkil edip etmediği bakımından inceleyeceğiz. Tıbbi bir deyim olan “kürtaj”, günlük dilde bu konuyu ifade etmek için en çok kullanılan terimdir. Kürtaj, (halk arasında gebelik aldırma, bebek aldırma, rahmin tahliyesi) rahim içerisindeki gebeliğin çeşitli yöntemlerle sonlandırılması işlemidir. Kürtaj sadece istemli olarak gebeliğin sonlandırılması için yapılmaz, düşükten sonra içeride kalan gebelik parçalarını temizlemek veya ölü gebelikleri almak için de yapılır. Ayrıca tıp camiasında kürtaj, rahim iç duvarından kazınarak örnek alınıp incelenmesi için yapılan işlem olarak da adlandırmaktadır.

Kural olarak istemli kürtaj diğer bir deyişle gebeliğin aldırılması 10 haftalık gebeliklere kadar mümkündür. Bir kadının gebeliğini 10 haftadan sonra isteği üzerine sonlandırması Türk Ceza Kanunu (“TCK”) bakımından suç teşkil etmektedir. Gebelik süresi on haftadan fazla olan kadının gebeliğini sonlandırması halinde kadına bir yıla kadar hapis veya adli para cezası verilecektir.

10 haftalık gebeliklere kadar kürtajı kimlerin yapabileceğine bakacak olursak; 18 yaşından büyük ve evli olan kadınlar eşlerinin imzası ile onay alınarak kürtaj olabilirler. 18 yaşından büyük ve bekar olan kadınlar ise sadece kendi rızaları ile kürtaj olabilirler. 18 yaşından küçük olanların evli veya bekar olmaları fark etmez, anne-babalarının kürtaj için onayları gerekir. 15 yaşından küçükler ise ailelerinin izni dahi olsa kürtaj olamazlar, öncelikle durumun adli mercilere bildirilmesi gerekir. 10 haftadan büyük gebeliği olanlar onay verseler dahi yasal olmadığı için ülkemizde kürtaj işlemi yapılamaz. 10 haftadan büyük gebeliklerde ancak bebekte ciddi bir doğumsal özür varlığında veya anne hayatını tehlikeye sokacak ciddi bir hastalık durumunda kurul kararı ile gebelik sonlandırılabilir.

Gebeliğin sonlandırılması ile ilgili en tartışmalı konuya değinecek olursak; evli kadınlar bakımından kürtaj için eşin izninin aranmasıdır. Uygulamada kürtaj durumunda eşin izni aranırken  TCK’nın gebeliğin sonlandırılmasını düzenleyen maddelerinde “eş izni” ifadesine yer verilmemiştir. TCK nezdine olaya baktığımızda, suçun oluşmaması için kadının rızası yeterliyken 2827 sayılı Nüfus Planlaması Hakkında Kanun’da (“NPHK”), eşin izni de aranmaktadır. NPHK’da düzenlenen eşin rızası olmaksızın, talep eden kadının gebeliğini sonlandıran hekim, TCK bakımından suç işlemiş sayılmayacak, yalnızca NPHK’a uymadığı için para cezasıyla cezalandırılacaktır.

NPHK’un TCK’dan farklı olmasından ötürü; hekimler eşin yazılı rızası olmadıkça, gebeliği sonlandırmaktan kaçınmaktadırlar. Türkiye’nin de taraf olduğu Lizbon, Bali gibi uluslararası sözleşmeler hasta haklarının gizliliğine özel vurgular yapmaktadır. Mevzuattaki bu çelişki, hem hasta-hekim arası uyulması gereken gizliliğe aykırıdır, hem de kadının kendi bedeni üzerindeki hakkını kısıtlar niteliktedir. Uygulamada bu karışıklığı gidermek için NPHK’un TCK’ya uyumlu hale getirilmesi gerekmektedir.                                                                                                                                         

                                                                                                                    Hukuk Desteği

iletisim: [email protected]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir