İdarenin özel hukuk kişileriyle yapmış olduğu, idarenin tek taraflı işlem tesis ettiği, hüküm ve sonuçlarını İdare Hukuku alanında doğuran sözleşmeler idari sözleşmelerdir. Bir sözleşmenin idari sözleşme olarak kabul edilebilmesi için sözleşmenin taraflarından birinin idare olması, kamu düzenine ilişkin bir hususun düzenleniyor olması ve sözleşme konusu işlemin idarenin üstünlüğü ve ayrıcalığını koruyor olması gerekmektedir. İdarenin gerçek kişilerle yaptığı su, elektrik, doğalgaz vb. aboneliklere ilişkin sözleşmeler, özel hukuk tüzel kişileriyle yaptığı inşaat, yapı vb. alanlara ilişkin işlere dair sözleşmeler idari sözleşmelere örnek olarak verilebilir.
İdari sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklara ilişkin idari yargıda tam yargı ve iptal davaları açılabilmesi mümkündür. Tam yargı davalarına ilişkin yazımız için (Bkz…), iptal davalarına ilişkin yazımız için (Bkz…)
İdari sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklara ilişkin olarak tam yargı davası açılabilmesi için davacının idari işlem veya eylemden dolayı bir menfaati ihlal ediliyor olmalıyken, iptal davası açılabilmesi için bir hakkı ihlal ediliyor olmalıdır. Söz konusu uyuşmazlık dolayısıyla kişinin hem bir hakkı, hem de bir menfaati ihlal ediliyorsa, iptal ve tam yargı davalarının her ikisinin birden açılabilmesi de mümkündür.
İdari sözleşmelerden doğan davalarda yetkili mahkeme idare mahkemesi veya tahkim yolu öngörülmeyen kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan bir idari dava söz konusu ise ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’dır.
İdare Hukuku’nda üst makama başvuru yazımız için (Bkz…)
Hukuk Desteği