İş kazası, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 3. maddesinde “İşyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen engelli hale getiren olay…” olarak tanımlanmıştır. Buna göre;
– İşçinin işyerinde veya görevli olarak gönderildiği işyeri dışında bir başka yerde bulunduğu esnada,
– Görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
– İşverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında
uğradığı her türlü bedensel veya ruhsal zarar, iş kazası olarak nitelendirilir. İşçiyi bedensel veya ruhsal bir zarara uğratan olayın iş kazası olarak değerlendirilmesinde illiyet (nedensellik) bağının dikkate alınması oldukça önemlidir. Bir başka deyişle, işçinin işyerinde veya işin görülmesi nedeniyle uğradığı her kaza iş kazası sayılmaz, kaza olayı ile ortaya çıkan bedensel veya ruhsal zarar arasında illiyet bağı bulunmalı, zararın sebebi ile olayın (kazanın) sonucu birbiriyle ilişkili olmalıdır.
‘İş kazası’nın tanımı ve şartlarından bahsettikten sonra, işçinin işyerinde bulunduğu sırada veya işin işyeri dışında bir başka yerde yürütülmesi esnasında koronavirüse yakalanmasının iş kazası sayılıp sayılmayacağını tartışacağız.
Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi olarak ilan edilen koronavirüs salgınının yayılmasının asgariye indirilebilmesi amacıyla alınan önlemler kapsamında, birçok işyeri, faaliyetlerini tamamen veya kısmen durdurmuş ya da evden/uzaktan çalışma uygulamasına geçmiştir. Bununla birlikte, birçok sektör ve işyerinde ise (özellikle gıda, sağlık, üretim, lojistik vb.) evden/uzaktan çalışma usulü uygulanamamış, işin yürütülmesiyle ilgili herhangi bir değişikliğe gidilememiştir. Bu durum; işçileri, işyerinde bulundukları sırada veya işin yürütülmesi esnasında her an koronavirüse yakalanma riskiyle başbaşa bırakmıştır.
İşçinin işyerinde bulunduğu sırada veya işin yürütülmesi esnasında koronavirüse yakalanmasının iş kazası olarak sayılıp sayılmayacağının tespiti için hastalığın nerede, ne şekilde ve ne zaman bulaştığının tespit edilmesi önemlidir. Zira, koronavirüsün bir salgın hastalık olması dolayısıyla, işçiye işyerinde bulunduğu sırada veya işin yürütülmesi esnasında bulaşmış olması ihtimali kadar, işyerinden ve işten bağımsız bir ortamda da bulaşmış olması ihtimali vardır.
Yargıtay’ın 15.4.2019 tarihli bir kararında, “…Ukrayna’ya yapılan sefer sırasında bulaştığı yukarıda belirtilen rapor kapsamından anlaşılan H1N1 virüsüne bağlı olarak, daha sonra meydana gelen ölümünün iş kazası olarak kabul edilmesi gerektiği açıktır…” denmek suretiyle, yurtdışı seferinde bulunan bir tır şoförünün, bu esnada H1N1 (domuz giribi) virüsüne yakalanması, iş kazası olarak kabul edilmiştir. (Yargıtay 21. HD. 2018/5018 E. 2019/2931 K.)
Sonuç olarak; işçinin, işyerinde bulunduğu sırada veya işin yürütülmesi esnasında koronavirüse yakalandığının tespit edilmesi durumunda, söz konusu olayın iş kazası kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini ve işverenin sorumluluğunun doğacağını ifade edebiliriz. Bu tespitin; salgın hastalığın özelliği itibariyle doğru, bilimsel esaslar temelinde, ihtilafsız ve kesin olarak yapılması son derece zor olmakla birlikte, olayı iş kazası olarak nitelendirmek adına yerine getirilmesi gereken bir koşul olduğu da tartışmasızdır.
Koronavirüs’ün İş Kazası ve Meslek Hastalığı Kapsamına Alınmamasına Yönelik SGK Genelgesi yazımız için (Lütfen bkz…)
Hukuk Desteği