İŞÇİNİN SIR SAKLAMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ – IV

Av. Sevcen CAN & Av. Yasemin ÇORAK

Bir önceki yazımızda iş sırrının unsurlarından detaylı olarak bahsetmiştik (Lütfen bkz…). Bu yazımızda ise sır saklama yükümlülüğüne ilişkin yasal düzenlemelere yer vereceğiz.

İşçinin sır saklama yükümlülüğüne ilişkin temel düzenlemeye 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “Özen ve sadakat borcu” kenar başlıklı 396. maddesinde; “İşçi, yüklendiği işi özenle yapmak ve işverenin haklı menfaatinin korunmasında sadakatle davranmak zorundadır. İşçi, işverene ait makineleri, araç ve gereçleri, teknik sistemleri, tesisleri ve taşıtları usulüne uygun olarak kullanmak ve bunlarla birlikte işin görülmesi için kendisine teslim edilmiş olan malzemeye özen göstermekle yükümlüdür. İşçi, hizmet ilişkisi devam ettiği sürece, sadakat borcuna aykırı olarak bir ücret karşılığında üçüncü kişiye hizmette bulunamaz ve özellikle kendi işvereni ile rekabete girişemez. İşçi, iş gördüğü sırada öğrendiği, özellikle üretim ve iş sırları gibi bilgileri, hizmet ilişkisinin devamı süresince kendi yararına kullanamaz veya başkalarına açıklayamaz. İşverenin haklı menfaatinin korunması için gerekli olduğu ölçüde işçi, hizmet ilişkisinin sona ermesinden sonra da sır saklamakla yükümlüdür.” ifadeleriyle yer verilmektedir. Maddeye göre, iş sırrı kavramının karşılığı “üretim veya iş sırları” şeklinde düzenlenmiş olup kavramsal açıdan kesin bir tanımlama veya sayım yapılmamıştır. Yine anılan madde uyarınca sır saklama yükümlülüğünün iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra da belirli durumlarda devam edeceği düzenlenmiş, iş sırrının unsurlarından “işverenin haklı menfaati” kavramına yer verilmiştir.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun madde 55/d hükmünde de “Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek; özellikle, gizlice ve izinsiz olarak ele geçirdiği veya başkaca hukuka aykırı bir şekilde öğrendiği bilgileri ve üretenin iş sırlarını değerlendiren veya başkalarına bildiren dürüstlüğe aykırı davranmış olur.” ifadeleriyle iş sırlarının ifşa edilmesinin haksız rekabet teşkil eden davranışlardan olduğu düzenlenmiştir.

Sır saklama yükümlülüğünün ihlali, 4857 sayılı İş Kanunu’nun madde 25/II-e “İşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması.” hükmüyle, iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı nedenle fesih hallerinden biri olarak belirlenmiştir.

Son olarak sır saklama yükümlülüğünün ihlalinin suç teşkil edebilecek fiillerden olduğu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Ticarî sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması” kenar başlıklı 239. maddesinin “Sıfat veya görevi, meslek veya sanatı gereği vakıf olduğu ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgeleri yetkisiz kişilere veren veya ifşa eden kişi, şikayet üzerine, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu bilgi veya belgelerin, hukuka aykırı yolla elde eden kişiler tarafından yetkisiz kişilere verilmesi veya ifşa edilmesi halinde de bu fıkraya göre cezaya hükmolunur.” hükmüyle düzenleme altına alınmıştır. 

Bir sonraki yazımızda sır saklama yükümlülüğünün kapsam ve sınırlarından bahsedeceğiz.

Hukuk Desteği

iletisim: [email protected]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir