Bir önceki yazımızda haksız rekabete uygulanacak hukukun tespitinde kullanılan yöntemlerden bahsetmiştik. (Lütfen Bkz.) Bu yazımızda Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (“MÖHUK”) kapsamında haksız rekabete uygulanacak hukukun tespitinden bahsedeceğiz.
2675 sayılı eski MÖHUK’un 25. maddesiyle, haksız fiillere uygulanacak hukuka ilişkin bağlama kuralları tüm haksız fiil tipleri için tek bir maddede düzenlenmiş, haksız rekabetten doğan uyuşmazlıklar için özel bir düzenleme yapılmamıştı. 5718 sayılı MÖHUK ile birlikte eski kanunun 25. madde düzenlemesi korunmuş ancak kişilik haklarının ihlali, imalatçının sözleşme dışı sorumluluğu, haksız rekabet ve rekabetin engellenmesi şeklindeki haksız fiil tipleri için özel bağlama kuralları getirilmiştir. Haksız rekabetten doğan uyuşmazlıklara uygulanacak hukukun tespitine ilişkin düzenleme MÖHUK’un 37. madde hükmüyle yapılmış, haksız rekabetten doğan taleplerin haksız rekabet sebebiyle piyasası doğrudan etkilenen ülke hukukuna tabi olacağı, haksız rekabet sonucunda zarar görenin münhasıran işletmesine ilişkin menfaatleri ihlal edilmişse, söz konusu işletmenin işyerinin bulunduğu ülke hukukunun uygulanacağı öngörülmüştür.
37. maddenin birinci fıkrası, pazar üzerine etki kuralından hareketle, bağlama noktasını etkilenenin piyasasının bulunduğu yer olarak düzenlemektedir. MÖHUK m. 37/1 ile korunmak istenen unsur haksız rekabetten etkilenen ülkenin serbest piyasa düzeni ile rekabet düzenidir[1]. Pazar üzerine etki kuralının benimsenmesiyle ülkelerin serbest piyasa düzeni ile rekabet düzeni korunarak; rakipler, tüketiciler ve genel olarak kamunun, diğer bir deyişle piyasanın tüm katılanlarının da menfaatleri korunmuş olmaktadır. Madde gerekçesine bakıldığında da piyasası doğrudan etkilenen ülke hukukunun piyasanın tüm katılanları ile aynı oranda sıkı ilişkili olduğu ifade edilmektedir.
MÖHUK madde 37’de haksız rekabet teşkil eden eylemin sonucu olarak piyasanın etkilenmediği ancak etkinin gerçekleşmesinin muhtemel olduğu durumlar bakımından bir düzenleme getirilmemiştir. Ancak Roma II Tüzüğü’nün 6. maddesinin birinci fıkrası uyarınca, haksız rekabetten doğan uyuşmazlıklara, haksız rekabet teşkil eden eylem sebebiyle rekabet ilişkilerinin veya tüketicilerin menfaatlerinin etkilendiği ya da etkilenmesinin muhtemel olduğu ülke hukuku uygulanacaktır. Türk Hukuku açısından da madde 37 hükmünün Avrupa Birliği mevzuatı ile yeknesak bir şekilde uygulanması ve hükmün bu şekilde yorumlanması milletlerarası yeknesaklığın sağlanmasını da temin etmiş olacaktır[2].
Somut olayda, haksız rekabete maruz kalan işletmenin bulunduğu ülke piyasası haksız rekabet teşkil eden eylemden etkilenmemişse, uyuşmazlığa uygulanacak hukuk 37. maddenin ikinci fıkra hükmüne göre tespit edilecektir. MÖHUK madde 37/2 uyarınca, birinci fıkradaki düzenlemeye bir istisna getirilmiş, haksız rekabet sonucunda zarar görenin yalnızca ve özellikle işletmesine ilişkin menfaatleri ihlal edilmişse söz konusu işletmenin işyerinin bulunduğu ülke hukukunun uygulanması öngörülmüştür[3]. Görüleceği üzere, maddenin ikinci fıkrasında yer alan düzenlemeyle, işletmeye yönelik olan ancak işletmenin yer aldığı pazarı etkilememiş bir haksız rekabet eyleminin ortaya çıkması halinde pazar üzerinde etki kuralından vazgeçilmektedir.
Bir sonraki yazımızda, madde lafzında geçen “münhasıran” ve “söz konusu işletmenin işyeri” ifadelerinden ne anlaşılması gerektiği üzerinde duracağız.
Hukuk Desteği
[1] KAYIŞ, Bengül. Haksız Rekabetten Doğan Kanunlar İhtilafı, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı,, Yüksek Lisans Tezi, İzmir, 2010, s. 97
[2] KAYIŞ, Bengül. Haksız Rekabetten Doğan Kanunlar İhtilafı, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı,, Yüksek Lisans Tezi, İzmir, 2010, s. 99
[3] KAYIŞ, Bengül. Haksız Rekabetten Doğan Kanunlar İhtilafı, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı,, Yüksek Lisans Tezi, İzmir, 2010, s. 99