SÖZLEŞMENİN TAMAMLANMASI

Sözleşme, tarafların karşılıklı ve birbirlerine uygun irade beyanlarıyla meydana getirilen hukuki işlem olarak kısaca ifade edilebilmektedir. Önceki yazımızda da bahsettiğimiz üzere sözleşmenin kurulmasının yanında; tarafların irade beyanlarının birbirlerine uygun olup olmadığının, sözleşme içeriğinin ne anlama geldiğinin anlaşılması için sözleşmenin yorumlanması hususu oldukça önem teşkil etmektedir. Yine sözleşmenin kurulmasında temel unsur sayılan iradelerin yorumlanmasında, tarafların iradesinin sözleşmenin esaslı unsurlarında uyuşmadığı durumlarda sözleşmenin yok hükmünde olduğunu; uyuşmazlığın sözleşmenin ikincil noktalarından doğduğundaysa karşımıza sözleşmenin tamamlanması işleminin çıkacağına değinmiştik. (Lütfen Bkz.)  Bu yazımızdaysa, sözleşmenin tamamlanması işlemini detaylı olarak inceleyeceğiz.

Sözleşmenin tamamlanması işlemi kısaca; sözleşmede çeşitli nedenlerden (tarafların boşluğa neden olan hususu bilerek düzenlememeleri, gözden kaçırmaları ya da konu hakkında anlaşmaya varamamaları gibi nedenler) dolayı bulunan boşlukların, uygun metotlar kullanılarak doldurulması anlamına gelmektedir.

Sözleşmeyi tamamlarken kullanılması gereken yönteme gelindiğindeyse bu yöntem, tarafların sözleşmeyi yaparken ilgili nokta üzerinde hiç durmamalarına ve durmalarında rağmen yine de anlaşamamalarına göre iki ana başlığa ayrılmaktadır.

Eğer taraflar, sözleşmeyi yaparken boşluğa neden olan husus üzerinde hiç durmamışlarsa hakim; kanunda boşluğu doldurabilecek yedek hükmün varlığını araştırarak işe başlar. Bunun sonucunda kanunda, konu hakkında yedek hüküm varsa sorun doğrudan çözülürken; yedek hükmün olmadığı hallerde, ikinci yol olarak örf ve adet hukukunda boşluğu doldurmak için yer alan kuralın varlığına bakılır. Yine bu yolun ardından da, örf ve adet hukukunda boşluğu dolduracak bir kuralın varlığı halinde sorun çözülürken; kuralın olmadığı durumlarda hakim, işin niteliğine bakarak sorunu çözümlemeye çalışmaktadır. Açıklanan durum Türk Borçlar Kanunu (“TBK”) m.2’de “Taraflar sözleşmenin esaslı noktalarında uyuşmuşlarsa, ikinci derecedeki noktalar üzerinde durulmamış olsa bile, sözleşme kurulmuş sayılır. İkinci derecedeki noktalarda uyuşulamazsa hâkim, uyuşmazlığı işin özelliğine bakarak karara bağlar.” şeklinde ifade edilmektedir. Son olarak hakim; işin niteliğine bakarak boşluğu doldururken, dürüstlük kuralı gibi temel ilkelerden destek almaktadır.

Tarafların boşluğa neden olan noktalar üzerinde durmasına rağmen, yine de boşluğun meydana gelmesi durumundaysa çeşitli farklılıklar ortaya çıkmaktadır. Örneğin tarafların boşluğa neden olan noktayı düzenlemeye gerek duymadıkları durumlarda; tarafların kanuni düzenlemeye riayet ettikleri kabul edilmektedir ve bu seçenekte, bir üst paragrafta açıklanan yöntemlerin aynısı sırasıyla izlenmelidir. Tarafların boşluğa neden olan noktayı, daha sonra düzenlemek için ileri bir tarihe bırakmalarına rağmen düzenlemeyi yapmadıkları ya da düzenleme aşamasında anlaşmaya varamadıkları durumlardaysa; tarafların kanuni düzenlemeye riayet etmediği, başka bir söylemle yedek hukuk kurallarından ayrıldıkları kabul edilmektedir. Bu seçenekteyse hakim; yedek hukuk kurallarını incelemeye gitmeden, yukarıda da alıntıladığımız TBK m.2 hükmüne göre işin niteliğine bakar boşluğu tamamlamaktadır.

Hukuk Desteği

iletisim: [email protected]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir