İşçiler, kendi sorumluluk alanlarında olan eylemler sebebiyle bazen işverenlerini zarara uğratabilmektedirler. Hayatın olağan akışı çerçevesinde meydana gelecek zararların büyük olması halinde İş Kanunu, işverene iş sözleşmesini haklı olarak feshetme imkanı vermektedir. İş Kanunu’nun 25. maddesinin II. fıkrasının (ı) bendi uyarınca “işçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi, işyerinin malı olan veya malı olmayıp da eli altında bulunan makineleri, tesisatı veya başka eşya ve maddeleri otuz günlük ücretinin tutarıyla ödeyemeyecek derecede hasara ve kayba uğratması” işveren, iş sözleşmesini haklı olarak feshedebilir. Bu anlamda işçinin verdiği zararın tespitini, işçinin kusur oranını, ortaya çıkan zararın, zararı veren işçinin 30 günlük brüt ücretini aşıp aşmadığını doğru bir şekilde tayin etmek gerekmektedir. Nitekim işçinin kusurunun bulunmadığı bir zarar söz konusu ise işçinin sözleşmesi feshedilemeyecektir.
İşyerinde meydana gelen zararda önemli olan, işçinin kusur oranının tespiti ve ortaya çıkan zararın miktarıdır. Bu miktarın konusu ise işçinin otuz günlük ücretinin tutarını aşıp aşmadığıdır. Kanun hükmünde net ücret yahut brüt ücret şeklinde bir düzenlenme yer almadığından, ilke olarak işçi lehine yorumlama yapmak gerektiğinden esas alınacak ücret işçinin aylık brüt ücreti olmalıdır. Meydana gelen zarar, bu brüt ücreti aşıyor ise işveren iş sözleşmesini haklı olarak feshedebilir ve bu durumda işçi kıdem tazminatına hak kazanamaz.
Meydana gelen zararı, işçinin karşılamış olması veya karşılayacağını taahhüt etmesi işverenin fesih hakkını ortadan kaldırmamaktadır. İşveren, işçinin tüm bu iyiniyetli yaklaşımına rağmen iş sözleşmesini feshedebilir. İşvereni zarara uğratan işçinin iş sözleşmesinin feshi olayın gerçekleşmesinden itibaren 1 yıl içerisinde yapılmalıdır. Aksi halde zarar nedeniyle iş sözleşmesi feshedilemeyecektir.
Hukuk Desteği