Daha önceki bir yazımızda düğünde takılanların Yargıtay’ın yerleşik içtihadlarına göre kadına ait olduğunu açıklamıştık (Bkz. İlgili yazımız…). Bu yazımızda ise ziynet eşyaları kendisine ait olan eşin; bu takıları, altınları veya paraları nasıl geri alabileceğini anlatmaya çalışacağız.
Türk Medeni Kanunu’nda kural olarak edinilmiş mal rejimi esas alınmış olsa da anılan Kanun’un 220. maddesinde ziynet eşyaları kişisel mal olarak kabul edilmiştir: “Aşağıda sayılanlar, kanun gereğince kişisel maldır: 1. Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya, 2. Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri, 3. Manevî tazminat alacakları, 4. Kişisel mallar yerine geçen değerler.”
Ziynet eşyası iadesi talebi olan eş öncelikle bunu ispat etmelidir. Dolayısıyla evlenme sırasında kadına armağan edilen ziynet eşyaları kim tarafından takılırsa takılsın kadına bağışlanmış sayıldığından, hayatın olağan akışı da bu duruma uygun olduğundan ziynet eşyalarının kadına ait olduğu konusunda (bulunulan bölgedeki örf ve adete göre değişkenlik gösterebilecektir.) tartışma bulunmamaktadır. Fakat kadının ziynet eşyalarının kendisine iade edilmediğini ortaya koyması gerekmektedir.
Ziynet eşyalarının sahibi olan eş boşanma sonrası mal tasfiyesinde malların iadesinde ziynet eşyaları konusunu gündeme getirebileceği gibi, tasfiye davasının öncesinde ve dışında başka bir dava ile de ziynet eşyalarının iadesini sağlayabilir. Çünkü az evvel açıkladığımız gibi ziynet eşyaları kişisel maldır. Düğünde takılan takıların dışında evlilik içinde alınan altın, takı veya başkaca değerli eşyalar için de aynı sonuç söz konusudur. Evlilik içinde alınan hediyeler hukuken diğer tarafa bağışlanmış kabul edilir.
Ziynet eşyalarına ilişkin davada, ziynet eşyalarının mülkiyetinin tespit edilmesi durumunda bu husus ayni mülkiyet hakkına ilişkin olup, zamanaşımına tabi değildir; fakat istem ziynet eşyalarının tazminine ilişkinse Türk Borçlar Kanunu uyarınca 10 yıllık zamanaşımı dikkate alınacaktır. Ayrıca belirtmekte fayda var, evlilik süresince eşlerin birbirinden olan alacakları için zamanaşımı süresi işlemeye başlamayacağı için 10 yıllık sürenin tayini bu bilgi üzerinden yapılmalıdır.
Hukuk Desteği