Ölünceye kadar bakma sözleşmesinin; bakım borçlusunun bakım alacaklısını ölünceye kadar bakıp gözetmeyi, bakım alacaklısının da bir malvarlığını veya bazı malvarlığı değerlerini ona devretme borcunu üstlendiği bir sözleşme türü olduğundan ve ne gibi özellikleri olduğundan daha önceki bir yazımızda (Bkz. Ilgili yazımız…) bahsetmiştik. Bu yazımızda ise ölünceye kadar bakma sözleşmesinin sona erme hallerini anlatacağız.
Ölünceye kadar bakma sözleşmesi, kural olarak bakım alacaklısının ölümüyle birlikte sona erer zira, edimin ifası gerçekleşmiş olur. Bunun dışında kanunen öngörülmüş bazı özel durumlar da mevcuttur. Bunlardan bir tanesi, bakım borçlusunun bakım alacaklısından önce ölmesidir. Bakım borçlusu ölürse bakım alacaklısı, bir yıl içinde sözleşmenin feshini isteyebilir. Bu ihtimalde bakım alacaklısı, borçlunun ödemekle yükümlü olduğu dönemsel gelirin elde edilebilmesi için ilgili sosyal güvenlik kurumunca ödenmesi gereken anapara değerine eşit bir parayı mirasçılardan talep edebilir.
Buna benzer bir hal de bakım borçlusunun iflas etmesi halidir. Bakım borçlusunun iflası hâlinde bakım alacaklısı, borçlunun ödemekle yükümlü olduğu dönemsel gelirin elde edilebilmesi için ilgili sosyal güvenlik kurumunca ödenmesi gereken anapara değerine eşit bir parayı, iflas masasına alacak kaydettirme hakkını elde eder. Ayrıca bakım alacaklısı, bu alacağını karşılamak üzere, üçüncü kişilerce borçluya karşı yürütülmekte olan hacze de katılabilir.
Ölünceye kadar bakma sözleşmesinden dolayı bakım alacaklısı, kanuna göre nafaka yükümlüsü olduğu kişilere karşı yükümlülüğünü yerine getirme imkânını kaybediyorsa, bundan yoksun kalanlar sözleşmenin iptalini isteyebilirler. Hakim, sözleşmenin iptaline karar verebileceği gibi, bakım borçlusunun da borcundan indirilmek üzere, bakım alacaklısının nafaka borcunu ödemesine de karar verebilir. Ayrıca mirasçılar ve alacak hakkı sahipleri de sözleşmenin iptalini isteyebilirler.
Ayrıca, sözleşmede kararlaştırılan edimler arasında gözle görülür bir orantısızlık varsa ve fazla alan taraf söz konusu orantısızlığın bağışlama niteliğinde olduğunu ispat edemezse, diğer taraf altı ay önce bildirimde bulunmak koşuluyla, sözleşmeyi her zaman feshedebilir. Sözleşmenin sona erdirilmesi anına kadar geçen sürede ifa edilmiş edimler, anapara ve faiziyle birlikte değerlendirilerek, denkleştirme sonucunda alacaklı çıkan tarafa geri verilir.
Son olarak, sözleşmeden doğan borçlara aykırı davranılması ihtimalinde, sözleşmenin devamı imkânsız hâle gelmiş ya da aşırı ölçüde güçleşmişse taraflardan biri önceden bir bildirimde bulunmaksızın sözleşmeyi feshedebilir. Bu sebeple sözleşme sona ererse, kusurlu taraf aldığı her şeyi iade eder ve kusuru ölçüsünde bir tazminat ödemekle de yükümlü tutulabilir. Hakim, sözleşmeyi bu sebeple sona erdirmek yerine, aynı aile topluluğunda yaşamalarını sona erdirerek bakım alacaklısına ödenmek üzere ömür boyu bir gelir bağlayabilir.
Hukuk Desteği