Çağrı üzerine çalışma, İş Kanunu’nun 14.maddesinde: “Yazılı sözleşme ile işçinin yapmayı üstlendiği işle ilgili olarak kendisine ihtiyaç duyulması halinde iş görme ediminin yerine getirileceğinin kararlaştırıldığı iş ilişkisi” olarak tanımlanan esnek bir kısmi süreli çalışma türüdür.
Çağrı üzerine çalışmada taraflar arasında sürekli bir iş ilişkisinin bulunduğu varsayılır ancak bu süreklilik günbegün belirlenmiş bir süreklilik değildir. İşverenin işi gereği belirli dönemlerde yoğunluk yaşadığı ve yoğunluk dönemlerinde işçinin çalışmasına ihtiyaç duyduğu durumlarda çağrı üzerine çalışma gündeme gelecektir. Örneğin, haftasonu yoğunlaşan kafelerde yalnızca haftasonları çalışan bir kimse çağrı üzerine çalışıyor kabul edilir.
Çağrı üzerine çalışmalarda taraflar sözleşmede çalışma saatlerini belirtmediyse, kanunen haftada 20 saat olarak belirtilen çalışma süresi kabul edilmiş sayılır. Sözleşmede günlük çalışma süresi belirtilmediyse işveren her çağrıda işçiyi en az 4 saat üst üste çalıştırmakla mükelleftir. Sözleşmede zorunlu çağrı süresi en azından periyodik olarak belirtilmelidir. Taraflar çağrı üzerine çalışma sözleşmesini adi yazılı şekilde yapabilirler. Periyodu ay ve yıl olarak da belirleyebilirler. Önemli olan sözleşmede periyodun belirtilmesi ve sözleşmenin yazılı olmasıdır.
Çağrı üzerine çalışmada, işçinin çalışma süresinden en az 4 gün önce çağrılması gerektiği İş Kanunu’nca emredici olarak düzenlenmiştir. Emredici olarak düzenlenmesi sebebiyle sözleşmede aksi kararlaştırılsa dahi hükümsüz olacaktır. Çağrının yapılması herhangi bir usule tabi değildir. Sözleşmede kararlaştırılabileceği gibi, işyerinde herhangi bir alışılagelmiş uygulamanın bulunması halinde o alışkanlığa tabi de kabul edilebilir. Bu noktada dikkat edilmesi gereken, çağrı için gereken sürelere uyulması, çağrının işçiye ulaşması ve gerekli durumlarda ispat edilebilir nitelikli olmasıdır.
Sözleşmede kararlaştırılmadıysa işçi yalnızca çalıştığı süre için ücrete hak kazanır, çağrı beklediği sürede ücrete hak kazanabilmesi için açıkça sözleşmede belirtilmesi gerekir. İşverenin çağrıyı geç yapması veya yapmaması halinde işçinin çağrıya uyması zorunlu değildir. Usulüne uygun yapılmayan çağrının bulunduğu hallerde de işçi ücrete çalışmışcasına hak kazanır.
Eğer çağrı geç yapıldıysa veya yapılmadıysa ona rağmen işçi çalıştıysa sadece geciken süre için işçi çalışmış gibi işlem görecek ve bu süreyle birlikte çağrının yapılmadığı dönem için de ücrete hak kazanacaktır.
İşçinin ihbar ve kıdem tazminatları veya işçiliğinden kaynaklanan diğer alacaklar için belirtilen süreler, işçinin çağrıldığı sürelerden değil, hizmet süresinin tamamından hesaplanır. İş sözleşmesinin feshi için hesaplanması gereken ihbar süreleri de hizmet sözleşmesinin tamamından hesaplanacaktır.
Hukuk Desteği
Ben emekli isciyim 11/03/2013 tarihin bir işyerinde ise başladım yaklaşık 18 ay sigortalı kaldım ve daha 17 ay sonra tekrar aynı işyerinde yarım gün üzerinden sigortalı başlattılar yani aynı işyerinde kesintisiz hiç ara vermeden 47 aydır çalışmakta idim ve işime son verildi ve hakkımda üç işgünü ise gelmedi diye hakkımda tırmanarak tutarak arkadaşlarıma imzalatmislar ve ben bu arada 2016 / 9 ayda alo 170 hattını arayarak bu konuları aktardım ben bunlar hakkında ne gibi işlem yaptırmak gerekir saygilarimla
Merhabalar, bir kere kesinlikle bir avukatla çalışmanızı öneririz. İşe iade davası açılabilir, sigortalılık sürelerinin tespiti için hizmet tespit davası açılabilinir. Önce bir avukat aracılığıyla görüşmek lazım.