4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (“TMK”) 193. maddede “Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, eşlerden her biri diğer ve üçüncü kişilerle her türlü hukuki işlemi yapabilir.” denmektedir. Buna göre eşlerin diğer ve üçüncü kişilerle yaptıkları hukuki işlemlerde işlem serbestisi ve eşitlik prensibi benimsenmiş olup bu durumun evlilik birliğinin korunmasına yönelik birtakım istisnaları mevcuttur. Söz konusu istisnalardan biri de TMK’da yer alan “Tasarruf yetkisinin sınırlanması” başlıklı 199. maddede belirtilen “Ailenin ekonomik varlığının korunması veya evlilik birliğinden doğan malî bir yükümlülüğün yerine getirilmesi gerektirdiği ölçüde, eşlerden birinin istemi üzerine hâkim, belirleyeceği malvarlığı değerleriyle ilgili tasarrufların ancak onun rızasıyla yapılabileceğine karar verebilir. Hâkim bu durumda gerekli önlemleri alır. Hâkim, eşlerden birinin taşınmaz üzerinde tasarruf yetkisini kaldırırsa, re’sen durumun tapu kütüğüne şerhedilmesine karar verir.” hükmü olup yasanın lafzından anlaşıldığı üzere eşlerden birinin talebi ile diğer eşin hukuki işlemlerine yönelik mahkeme kararıyla sınırlama getirilebilecektir. Bu durumda işlemleri kısıtlanan eş ilgili tasarruflarını yalnızca kısıtlama talebinde bulunan eşin rızasıyla gerçekleştirebilecektir.
Kanun koyucu söz konusu madde kapsamında ailenin ekonomik varlığının korunması yahut evlilik birliğinden doğan mali bir yükümlülüğünün yerine getirilmesinin sağlanmasını amaçlamıştır. Eşin malvarlığında hızla ve açıklanamayan şekilde azalma, evlilik birliği sürerken eşlerden birinin bir başkasıyla ilişki kurması ve malvarlığının söz konusu üçüncü kişi yararına kullanılması tehlikesi, eşin bir taşınmazını piyasa bedelinden düşük bir fiyata satacağı konusunda üçüncü kişilerle anlaşma yapması ve sair hallerde yasa ailenin ekonomik geleceğini korumak amacıyla yukarıda bahsettiğimiz şekilde eylemlerde bulunan eşin tasarruf işlemlerinin geçerliliğinin diğer eşin rızasına bağlanabilmesine olanak tanımıştır. Eşin diğer eşe zarar verme amacı gütmesi, tazminat yahut nafaka gibi yükümlülüklerini yerine getirmemek için birtakım muvazaalı işlemlerde bulunması durumunda da kanun koyucu diğer eşin tehlike altında kalmaması gayesiyle söz konusu yasa gereğince eşin tasarruf işlemlerinin diğer eşin rızasına bağlanmasına müsade etmiştir.
Yukarıda bahsettiğimiz tasarruf işlemlerinin kısıtlanması hali yasanın lafzında açık olduğu üzere yalnızca eşlerden birinin talebi ile mümkün olacaktır. Bu sebeple evlilik birliği içerisindeki malları ve ekonomik varlığı tehlikeye düşen eşin mahkemeden diğer eşin tasarruf işlemlerinin kısıtlanarak kendi rızasına ve iznine bağlanmasını talep etmesi gerekmektedir.
“…Ailenin ekonomik varlığının korunması veya evlilik birliğinden doğan mali bir yükümlülüğün yerine getirilmesi gerektiği ölçüde, eşlerden birinin istemi üzerine hakim belirleyeceği malvarlığı değerleriyle ilgili tasarrufların ancak onun rızası ile yapılabileceğine karar verebilir. Hakim, bu durumda gerekli önlemleri alır. Hakim, eşlerden birinin taşınmaz üzerine tasarruf yetkisini kaldırırsa, resen durumun tapu kütüğüne şerh edilmesine karar verir. (TMK m. 199)…” Yargıtay 30.05.2005 T., 2005/5875E., 2005/8355 K.
Hukuk Desteği