5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (“TCK”) 90. maddede düzenlenen “İnsan Üzerinde Deney” suçunun 3. fıkrasında bilimsel deneyin çocuklar üzerinde yapılması hali düzenlenmiş olup buna göre çocuklar üzerinde gerçekleştirilen bilimsel deneylerin cezai sorumluluğunun olmaması için 2. fıkrada düzenlenen şartların yanı sıra “… a) Yapılan deneyler sonucunda ulaşılan bilimsel verilerin, varılmak istenen hedefe ulaşmak açısından bunların çocuklar üzerinde de yapılmasını gerekli kılması, b) Rıza açıklama yeteneğine sahip çocuğun kendi rızasının yanı sıra ana ve babasının veya vasisinin yazılı muvafakatinin de alınması, c) Deneyle ilgili izin verecek yetkili kurullarda çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanının bulunması, Gerekir…” koşullarının da sağlanması gerekmektedir. Görüleceği üzere yasa koyucu söz konusu çocuklar olduğunda yapılacak deneyin çocuk üzerinde yapılmasında bir gereklilik olması ile çocuğun yanında anne, baba yahut vasinin yazılı muvafakatini aramış, deneyle ilgili karar verecek kurumda ise mutlaka en az bir çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanı bulunmasını şart koşmuştur.
Maddenin 4. fıkrasında düzenlenen hasta olan insan üzerinde rıza olmaksızın tedavi amaçlı denemede bulunma suçunda ise yapılan denemenin ceza sorumluluğu gerektirmemesi için bilinen, halihazırda kullanılan tıbbi yöntemlerin hasta üzerinde herhangi bir sonuç vermemesi halinin var olması ve bu halde hastanın yapılacak denemeye rızasının bulunması aranmıştır. Hasta tarafından verilen rızanın; denemenin önemi, etkileri ve sonuçları hakkında hastaya yeterli bilgilendirme yapıldıktan sonra alınması, devamında tedavinin uzman hekimler tarafından bir hastane ortamında yapılması gerekmektedir.
Geçmişten günümüze büyük tartışmalara ve fikir aykırılıklarına sebep olan insan üzerinde deneme yapılıp yapılamayacağı konusuna TCK tarafından getirilen bakış açısı, insan üzerinde deney yapmanın suç olmaktan çıkıp cezai sorumluluk meydana getirmemesinin genel olarak yapılacak her türlü deney için öncelikle tüm seçeneklerin tüketilmiş olmasından kaynaklanan büyük bir zorunluluk haline sonrasında ise üzerinde deneme yapılacak kişinin yeterince aydınlatılmış, bilgilendirilmiş, anlaşıldığından emin olunmuş olması şartıyla rızası alınmasına bağlı olduğu şeklindedir. Aksi halde maddenin birinci fıkrasında tanımlanan insan üzerinde deney suçunun işlenmesi sonucunda mağdurun yaralanması yahut ölmesi halinde, kasten yaralama veya kasten öldürme suçuna ilişkin hükümler uygulanacaktır. Maddede tanımlanan suçların bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde ise tüzel kişi hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunacaktır.
Önceki yazılarımız için bkz; İnsan Üzerinde Deney Suçu(I) ve İnsan Üzerinde Deney Suçu(II)
Hukuk Desteği