YERLEŞİM YERİ

cadde tabelası ile ilgili görsel sonucuYerleşim yeri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 19. maddesi’nde: “Yerleşim yeri bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir…” şeklinde tanımlanmak suretiyle düzenlenmiştir. Buna göre; yerleşim yerini kişinin yaşamsal faaliyetlerinin merkezi olan yer biçiminde nitelendirmemiz de mümkündür.

Yerleşim yeri, kişiler hakkında açılacak davalar ve icra takipleri bakımından oldukça önemli olup; hangi mahkeme veya icra takibinin yetkili olduğunu belirlemek için oldukça gerekli bir husustur. Herkesin mutlaka bir yerleşim yerine sahip olması gerekmektedir ve bir kimsenin aynı zamanda birden çok yerleşim yeri olma ihtimali bulunmamaktadır. Anılan hususlar, yerleşim yerinin zorunluluğu ilkesi ve yerleşim yerinin tekliği ilkesinin bir sonucudur. Yerleşim yerinin tekliği kuralının, ticari ve sınai kuruluşlar için geçerli olmadığını ayrıca belirtmek isteriz.

Bu bakımdan “iradi yerleşim yeri”, “yasal yerleşim yeri” ve “itibari yerleşim yeri” olmak üzere üç şekilde yerleşim yerinin söz konusu olacağını söylemeliyiz. Peki bu kavramlar ne anlama gelmektedir?

İradi yerleşim yeri: Bir kimsenin kendi irade ve isteğiyle tercih ettiği ve oturduğu yerdir. Yukarıda anılan Kanun maddesinde de aynen belirtildiği gibi, sadece bir yerde oturmak yeterli olmayıp; kişinin oturduğu yerde sürekli kalma niyetini de taşıyarak ikamet etmesi gerekmektedir.

Yasal yerleşim yeri: Bir kimsenin iradi şekilde seçilmiş yerleşim yerinin mevcut olmaması halinde, kanun tarafından belirlenen yerdir. Yasal yerleşim yeri, anılan Kanun’un 21. maddesi “Velâyet altında bulunan çocuğun yerleşim yeri, ana ve babasının; ana ve babanın ortak yerleşim yeri yoksa, çocuğun kendisine bırakıldığı ana veya babanın yerleşim yeridir. Diğer hâllerde çocuğun oturma yeri, onun yerleşim yeri sayılır. Vesayet altındaki kişilerin yerleşim yeri, bağlı oldukları vesayet makamının bulunduğu yerdir. ile hüküm altına alınmıştır. Buna göre; yasal yerleşim yerinin velayet ve vesayet altındaki kişiler bakımından söz konusu olduğunu söyleyebiliriz.

İtibari yerleşim yeri: Bir kimsenin yerleşim yerinin belirlenememiş olması ya da yabancı ülkedeki yerleşim yerini terk etmiş olup Türkiye’de yerleşmek niyeti olduğu halde henüz bir yerleşim yeri edinmemiş olması halinde o kimsenin halen oturduğu yerdir. Kural olarak, bir yerleşim yerinin değiştirilmesi yenisinin edinilmesine bağlıdır. Kişinin yeni yerleşim yeri tespit edilinceye kadar, eski yerleşim yeri onun itibari yerleşim yeri olmaktadır.

Tüm bunlarla birlikte, eğitim ve öğretim kurumuna devam etmek için bir yerde bulunma ya da sağlık, bakım veya ceza kurumuna konulma, yeni yerleşim yeri edinme sonucunu doğurmayacak, bahsi geçen durumlar geçici nitelikte bulunulan yerler olarak sayılacaktır.

                                                                                                                                                          Hukuk Desteği

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir