5326 sayılı Kabahatler Kanunu 31.03.2015 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu Kanun’da açık ve kesin bir kabahat tanımı yer almamasına rağmen, haksızlık unsuru içeren ancak suç olarak tanımlanmış fiillere kıyasla ikincil bir önem taşıyan kimi fiillerin toplum düzeni, genel ahlak, genel sağlık, çevre ve ekonomik düzeni korumak amacıyla cezalandırılacağı belirtilmiştir. Örneğin bu kanunda emre aykırı davranış, dilencilik, kumar, sarhoşluk, gürültü çıkarma, rahatsız etme, işgal, tütün mamullerinin tüketilmesi, kimliği bildirmeme, çevreyi kirletme, afiş asma, silah taşıma gibi fiiller şartları da belirtilerek kabahat olarak düzenlenmiştir. Kabahatlerin yalnız bu Kanun’da düzenlenmesi zorunlu olmayıp, diğer kanunlarda da pek çok fiile idari yaptırım ve para cezaları öngörülmüştür.
Hangi fiillerin kabahat oluşturduğu, kanunla veya idarenin genel ve düzenleyici işlemleriyle tanımlanabilmektedir. İdare, ancak kanunun belirlediği kapsam ve koşullara uymak suretiyle kabahatler öngörebilir. Kanunla veya idarenin genel ve düzenleyici işlemleriyle öngörülmüş kabahatlere ilişkin yaptırımların türü, miktarı, süresi mutlaka kanunla belirlenmiş olmalıdır.
Kabahatler, fiilin işlendiği zaman gerçekleşmiş sayılmakta ve fiilin neden olduğu neticenin ne zaman meydana geldiği dikkate alınmamaktadır. İdari yaptırımlara ilişkin kararların yerine getirilmesinde derhal uygulama ilkesi geçerlidir. Bir başka deyişle, bir kabahatten ötürü bir yaptırımın uygulanmasına karar verilmişse, bu yaptırım henüz uygulanmadan konuyla ilgili yeni bir norm yürürlüğe girmişse, bu norm derhal uygulanır. Kabahatler hukukunda, ceza hukukunda olduğu gibi sonradan yürürlüğe giren normun lehte ya da aleyhte olmasına bakılmaz.
Kabahatler açısından yer bakımından uygulama ile ilgili olarak ise, Türk Ceza Kanunu’nda yer alan hükümlere atıf yapılmış olup, ülkesellik ilkesi korunmuştur. Böylece Türkiye’de işlenen tüm kabahatlere, failin vatandaşlığına bakılmaksızın, Türk kanunlarının uygulanması hüküm altına alınmıştır.
Hukuk Desteği