Kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçu, Türk Ceza Kanunu’nun (“TCK”) Malvarlığına Karşı Suçlar bölümünde, 160. maddede “Kaybedilmiş olması nedeniyle malikinin zilyedliğinden çıkmış olan ya da hata sonucu ele geçirilen eşya üzerinde, iade etmeksizin veya yetkili mercileri durumdan haberdar etmeksizin, malik gibi tasarrufta bulunan kişi, şikayet üzerine, bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.” şeklinde düzenlenmiştir. Madde metninden de anlaşılacağı üzere suçun konusu taşınır bir mal olabilmektedir. Örneğin, telefon, dizüstü bilgisayar, para vs…
Bu suç tipine, kafede dizüstü bilgisayarını unutup giden bir kimsenin bilgisayarını unuttuğunu hatırlamaması dolayısıyla bilgisayarın tasarrufunun artık elinde olmaması ve unuttuğu bilgisayarını bir başka kimsenin alması örnek olarak verilebilir. Ancak bilgisayarı alan kişi, bilgisayarın asıl sahibinin bilgisayarını unuttuğunu görmemiş olmalıdır aksi takdirde TCK madde 160’taki suç değil “Hırsızlık Suçu” oluşacaktır. Özetle bu suçu işleyen kimsenin, malın sahibini bilmiyor olması gerekmektedir. Eğer malın sahibini biliyor ise ilgili suç değil “hırsızlık suçu” meydana gelecektir.
Suç uzlaştırmaya tabi suçlar arasında yer almaktadır ayrıca ilgili suç şikayete tabi bir suçtur. Bu suç hakkında yargılama, Asliye Ceza Mahkemesi’nde yapılmaktadır.
Yazımız konusu suçla ilgili Yargıtay kararlarından örneklere aşağıda yer verdik:
“Katılanın lokantada yemek yerken masanın üzerine koyduğu cep telefonunu almayı unutarak dışarı çıktığının, katılanın karşı masasında oturan sanığın katılanın almayı unuttuğu cep telefonunu alarak olay yerinden ayrıldığının, katılanın beş dakika içerisinde unuttuğu telefonu almak için geldiği gözetildiğinde sanığın katılanın masasında bulunan cep telefonunun katılana ait olduğunu bildiğinin veya çok kısa bir araştırma ile cep telefonunun sahibini bulabilecek durumda olduğunun anlaşılması karşısında sanığın eyleminin hırsızlık suçunu oluşturduğu yönündeki kabul ve uygulamada herhangi bir isabetsizlik yoktur.”(Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2015/13776K.)
“Somut olayda; ölen eşinden dolayı şikayetçi Emekli Sandığı’ndan dul aylığı bağlanan sanığın 02.02.2000 tarihinde bir başka kadın ile resmi olarak evlenmesine karşın bu durumu adı geçen kuruma bildirmeyerek 31.12.2005 tarihine kadar aylık almaya devam etmek suretiyle kamu kurumu aleyhine dolandırıcılık suçunu işlediği iddia ve kabul olunmuş ise de; bildirim yükümlülüğünü yerine getirmemenin hileli hareket olarak kabul edilemeyeceği gibi sanığın nüfus kayıtlarındaki bilgilerin her zaman denetlenmesinin de mümkün olduğu, anılan kurumun ihmali sonucu hesabına yatırılan parayı almaya devam etmek biçimindeki sanığın eyleminde dolandırıcılık suçunun unsuru olan hileli hareket bulunmadığından, fiilinin teselsülün son bulduğu tarihte yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 160. maddesinde yaptırıma bağlanan “hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf” suçunu oluşturacağı gözetilmeden suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde dolandırıcılık suçundan mahkumiyet hükmü kurulması hukuka aykırıdır.” (Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2010/6006 K.)
Hukuk Desteği
Teşekkür